KOCAMAZ’DAN İKLİM KANUNU ELEŞTİRİSİ: ‘PİYASA ODAKLI, SOSYAL BOYUTU EKSİK’

Küresel iklim krizinin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve siyasi bir boyut kazandığını vurgulayan Kocamaz, Türkiye’nin bugüne kadar bütüncül bir iklim kanunu çıkaramamasını eleştirdi. Kocamaz, “2050 yılında net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak için ülkemizin yaklaşık 300 milyar dolarlık yatırım yapması gerekmektedir” dedi.

Kanun teklifinin emisyon ticaret sistemine yoğunlaştığını, ancak iklim krizinin sosyal ve ekolojik boyutlarına dair bağlayıcı ve somut düzenlemelerden yoksun olduğunu söyleyen Kocamaz, teklifin Paris Anlaşması’nın yükümlülükleri nedeniyle zorunlu olarak gündeme getirildiğini dile getirdi. “Gerçek anlamda emisyon azaltımını sağlayacak politika ve mekanizmalardan yoksun bir metinle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

Avrupa Birliği’nin sanayi dönüşümü, yenilenebilir enerji, sürdürülebilir tarım ve ekosistem temelli çözümler gibi alanlarda somut adımlar attığını hatırlatan Kocamaz, Türkiye’nin ise yalnızca karbon piyasası mekanizmalarına odaklandığını belirtti. Kanun teklifinin, Türkiye'nin emisyon azaltım hedeflerine yönelik net ve bağlayıcı hükümler içermediğini kaydeden Kocamaz, bu durumun ciddi bir eksiklik olduğunu söyledi.

Teklifin en dikkat çekici sorunlarından birinin iklim krizine yalnızca piyasa mantığıyla yaklaşması olduğunu belirten Kocamaz, “Karbon ticareti tek başına çözüm olamaz, bu yaklaşım ciddi sorunlara yol açacaktır” dedi. Ayrıca, emisyon ticaretinden elde edilecek gelirlerin büyük sanayi şirketlerine ‘yeşil dönüşüm desteği’ adı altında aktarılmasına da tepki gösteren Kocamaz, bu gelirlerin kırılgan kesimleri destekleyecek şekilde kullanılmasının önemine dikkat çekti.

Kocamaz konuşmasını, “İklim kriziyle mücadele yalnızca sanayi sektörünü düzenlemek değil, toplumu bilinçlendirmek ve desteklemekle de mümkündür. Avrupa’da olduğu gibi bizde de vatandaşlar ve küçük işletmeler enerji dönüşümünde ekonomik olarak desteklenmelidir” sözleriyle tamamladı.