SİTESOL1
SİTESAĞ1
Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Mersin’in Deniz Kızı Martha..

Burgazada' nın en güzel koyuna adını veren ve o doğal cennetin koynunda can veren Türkiye'nin ilk balerini Martha Arat' ın dünyaya gözlerini 1920 yılında Mersin' de açtığını, Mersin doğumlu hemşehrimiz olduğunu ben de 'Mersin ve Bankacılığın serüveni' araştırmamı yeniden ele almamı gerektiren çalışma sırasında öğrendim. Tıpkı çoğu kayıtta 1926' da kurulduğu yazılıp çizilen Osmanlı Bankası Mersin şubesinin gerçekte 1892 yılında faaliyete geçtiğini Banka müzesindeki belgeler vesilesiyle fark ettiğim gibi… 'Mersin Dedikleri Bir Limandı Aslında' kitabımın yeni baskısı yapılırsa bu önemli gördüğüm tarihi bilgilere tüm detaylarıyla yer vereceğim. Rastladığım belgeleri bu platformda paylaşınca Ali Sertan Yıldırım değerli bir katkıda bulundu… Yıldırım "Türkiye'nin ilk balerinlerinden Marta Arat 1920 Mersin doğumludur. Bazı kaynaklara göre Marta Arat'ın babasının Mersin Osmanlı bankası müdürü olduğu yazılı" bilgisini paylaşınca Martha Arat hakkında yazılıp çizilen ne bulduysam okumaya, Osmanlı Bankası arşivini bir de o detay ışığında yeniden taramaya giriştim... Arat’ lar Mısır' lı (kimi kaynaklara göre Lübnan' lı) Katolik Ermeni bir aile… Babasının Osmanlı Bankası Mersin Şubesinde yönetici olduğu 1920' de bu küçük kentte dünyaya geliyor… Ardından babasının yine aynı banka tarafından İstanbul'a tayini çıkınca çocuk yaşta İstanbul’a göç ediliyor... Çok iyi bir eğitim alıyor Martha ve o dönemin ülkenin üst düzey eğitim veren kurumlarından St. Benoit Lisesi’ni başarıyla bitiriyor... 1917 Sovyet Devrimi’nden kaçan dönemin en iyi balerinleri arasında parmakla gösterilen Lydia Krassa Arzumanova’ nın 1921' de açtığı bale okulundaki ilk öğrencisi ve ilk kadın balerinlerimizden de biri oluyor Martha... Avrupalı bir kadın gibi özgür yetişmiş, başına buyruk davranışlarıyla klasik İstanbul Ermeni Cemaati’nden farklı hatta aykırı bir yapısı vardır. Kendi halinde bir İstanbul Ermenisi olan Berç Kazar ile tanışıp evlendikten sonra doğayla kucak kucağa yaşayacağı Burgazada’ yı seçer.. Madam Martha, daha sonra kendi adının verileceği Halikya Koyu’nu giderek benimser ve orayla özdeşleşir. Martha hiç gocunmadan koyun temizlik ve bakım işleri ile de ilgilenir, temizlediği kumsalda yılın her günü 12 ay boyunca denize çıplak vaziyette girer. Evi Aya Nikola meydanındadır ama tüm vaktini daha sonra kendi adıyla, Marta Koyu olarak anılacak koydaki eski soda üreticilerine ait kulübede ve denizde geçirir. Öyle ki, dost ve konuklarını bile kulübenin önündeki incir ağacının altına kurduğu sofrada ağırlar.. Denizden topladığı taşlardan takılar yapıp çocuklara hediye eden farklı ve neşe dolu kadın aynı zamanda doğa aşığıdır. Tek başına uzun yürüyüşlere çıkar. Yağmur sularını da biriktiren Madam Martha, bazen bu biriktirdiklerini kast ederek ‘’Biraz Allah suyuyla yıkanayım’’ deyip tuhaf bakışlar altında evin yolunu tutar. Doğum sancısını dahi koyda yüzerken yaşayan ve bindirildiği motorla son anda hastaneye yetiştirilen Martha, her akşam kocaman küpeleri, ayak bileklerinde halhalları, renkli elbiseleri ve pareolarıyla iskeleye inip heyecanla vapurdan inecek eşini bekler.. Bu renk cümbüşüyle bezenmiş kadının tüm samimiyeti ve canlılığına rağmen adada dedikodular başlar. Ve sonunda bu laflar onun da kulağına gelir. Dedikoduların ardı arkası kesilmeyince hakkında söylenenlere daha fazla katlanamaz, 1986 yılında ‘’Artık rahat edersiniz’’ notunu bırakarak intihar eder. Ada halkı da Halikya olarak bilinen koya o günden sonra Madam Martha Koyu demeye başlar. Bu koy, Burgazada İskelesi’nden inip sağdaki yolu 20 dakika kadar takip ettiğinizde karşınıza çıkar ve Yassıada’nın tam karşısında 1 km’lik bir alanı kaplar. Yazar Bercuhi Berberyan ‘’Burgazada, Sevgilim’’ kitabında Martha’yı şöyle anlatacaktır: “…Deniz onun canıydı… İbadet eder gibi yüzerdi, meditasyon yapar gibi… Çocuğunun doğum sancısı bile denizdeyken gelmiş, bıraksalar suda doğururdu belki de…” Martha’ nın trajik ölümü ardından Ada halkı Halikya olarak bilinen koyu o günden sonra Madam Martha Koyu olarak adlandırmaya başlar. Burgazada İskelesi’nden inip sağdaki yolu 20 dakika kadar takip ettiğinizde karşımıza çıkan ve Yassıada’nın tam karşısında 1 km’lik bir alanı kaplayan koy o gün bugündür Martha’ nın adıyla anılır artık…  
Ekleme Tarihi: 03 July 2025 - Thursday

Mersin’in Deniz Kızı Martha..

Burgazada' nın en güzel koyuna adını veren ve o doğal cennetin koynunda can veren Türkiye'nin ilk balerini Martha Arat' ın dünyaya gözlerini 1920 yılında Mersin' de açtığını, Mersin doğumlu hemşehrimiz olduğunu ben de 'Mersin ve Bankacılığın serüveni' araştırmamı yeniden ele almamı gerektiren çalışma sırasında öğrendim.

Tıpkı çoğu kayıtta 1926' da kurulduğu yazılıp çizilen Osmanlı Bankası Mersin şubesinin gerçekte 1892 yılında faaliyete geçtiğini Banka müzesindeki belgeler vesilesiyle fark ettiğim gibi…

'Mersin Dedikleri Bir Limandı Aslında' kitabımın yeni baskısı yapılırsa bu önemli gördüğüm tarihi bilgilere tüm detaylarıyla yer vereceğim.

Rastladığım belgeleri bu platformda paylaşınca Ali Sertan Yıldırım değerli bir katkıda bulundu…

Yıldırım "Türkiye'nin ilk balerinlerinden Marta Arat 1920 Mersin doğumludur. Bazı kaynaklara göre Marta Arat'ın babasının Mersin Osmanlı bankası müdürü olduğu yazılı" bilgisini paylaşınca Martha Arat hakkında yazılıp çizilen ne bulduysam okumaya, Osmanlı Bankası arşivini bir de o detay ışığında yeniden taramaya giriştim...

Arat’ lar Mısır' lı (kimi kaynaklara göre Lübnan' lı) Katolik Ermeni bir aile…

Babasının Osmanlı Bankası Mersin Şubesinde yönetici olduğu 1920' de bu küçük kentte dünyaya geliyor…

Ardından babasının yine aynı banka tarafından İstanbul'a tayini çıkınca çocuk yaşta İstanbul’a göç ediliyor...

Çok iyi bir eğitim alıyor Martha ve o dönemin ülkenin üst düzey eğitim veren kurumlarından St. Benoit Lisesi’ni başarıyla bitiriyor...

1917 Sovyet Devrimi’nden kaçan dönemin en iyi balerinleri arasında parmakla gösterilen Lydia Krassa Arzumanova’ nın 1921' de açtığı bale okulundaki ilk öğrencisi ve ilk kadın balerinlerimizden de biri oluyor Martha...

Avrupalı bir kadın gibi özgür yetişmiş, başına buyruk davranışlarıyla klasik İstanbul Ermeni Cemaati’nden farklı hatta aykırı bir yapısı vardır.

Kendi halinde bir İstanbul Ermenisi olan Berç Kazar ile tanışıp evlendikten sonra doğayla kucak kucağa yaşayacağı Burgazada’ yı seçer..

Madam Martha, daha sonra kendi adının verileceği Halikya Koyu’nu giderek benimser ve orayla özdeşleşir. Martha hiç gocunmadan koyun temizlik ve bakım işleri ile de ilgilenir, temizlediği kumsalda yılın her günü 12 ay boyunca denize çıplak vaziyette girer.

Evi Aya Nikola meydanındadır ama tüm vaktini daha sonra kendi adıyla, Marta Koyu olarak anılacak koydaki eski soda üreticilerine ait kulübede ve denizde geçirir. Öyle ki, dost ve konuklarını bile kulübenin önündeki incir ağacının altına kurduğu sofrada ağırlar..

Denizden topladığı taşlardan takılar yapıp çocuklara hediye eden farklı ve neşe dolu kadın aynı zamanda doğa aşığıdır.

Tek başına uzun yürüyüşlere çıkar.

Yağmur sularını da biriktiren Madam Martha, bazen bu biriktirdiklerini kast ederek ‘’Biraz Allah suyuyla yıkanayım’’ deyip tuhaf bakışlar altında evin yolunu tutar.

Doğum sancısını dahi koyda yüzerken yaşayan ve bindirildiği motorla son anda hastaneye yetiştirilen Martha, her akşam kocaman küpeleri, ayak bileklerinde halhalları, renkli elbiseleri ve pareolarıyla iskeleye inip heyecanla vapurdan inecek eşini bekler..

Bu renk cümbüşüyle bezenmiş kadının tüm samimiyeti ve canlılığına rağmen adada dedikodular başlar.

Ve sonunda bu laflar onun da kulağına gelir.

Dedikoduların ardı arkası kesilmeyince hakkında söylenenlere daha fazla katlanamaz, 1986 yılında ‘’Artık rahat edersiniz’’ notunu bırakarak intihar eder.

Ada halkı da Halikya olarak bilinen koya o günden sonra Madam Martha Koyu demeye başlar.

Bu koy, Burgazada İskelesi’nden inip sağdaki yolu 20 dakika kadar takip ettiğinizde karşınıza çıkar ve Yassıada’nın tam karşısında 1 km’lik bir alanı kaplar.

Yazar Bercuhi Berberyan ‘’Burgazada, Sevgilim’’ kitabında Martha’yı şöyle anlatacaktır:

“…Deniz onun canıydı…

İbadet eder gibi yüzerdi, meditasyon yapar gibi…

Çocuğunun doğum sancısı bile denizdeyken gelmiş, bıraksalar suda doğururdu belki de…”

Martha’ nın trajik ölümü ardından Ada halkı Halikya olarak bilinen koyu o günden sonra Madam Martha Koyu olarak adlandırmaya başlar.

Burgazada İskelesi’nden inip sağdaki yolu 20 dakika kadar takip ettiğinizde karşımıza çıkan ve Yassıada’nın tam karşısında 1 km’lik bir alanı kaplayan koy o gün bugündür Martha’ nın adıyla anılır artık…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersindesonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.