‘BU TEKLİF ANAYASA’YA AYKIRIDIR, KAMU YARARI GÖZ ARDI EDİLİYOR’

Kanun teklifinin, yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik ve madencilikte bürokratik süreçleri hızlandırmak gerekçesiyle hazırlandığını ancak birçok açıdan ciddi sakıncalar taşıdığını belirten Kocamaz, “Bu teklif; çevre hukuku, anayasal mülkiyet ilkeleri, kamu denetimi ve idari şeffaflık bakımından son derece sorunludur” dedi. “ÇED Süreci Formaliteye Dönüşüyor” Teklifteki düzenlemelerin özellikle doğal kaynakların özel sektör lehine sınırsız tahsisinin önünü açtığını belirten Kocamaz, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinin işlevsiz hale getirildiğine dikkat çekerek, “ÇED raporları yeterince incelenmeden verilen izinler, ormanlar, tarım arazileri, zeytinlikler ve su kaynaklarında geri dönüşü olmayan çevre katliamlarına yol açacaktır” dedi. “Rehabilitasyon Fonu Denetimsiz Bir Kurulun Elinde” Kocamaz, teklifle birlikte çevreyle uyum teminatının kaldırılarak yerine getirilen “rehabilitasyon bedeli” sisteminin de büyük bir sorumsuzluk içerdiğini vurguladı. Fonun yönetiminin Cumhurbaşkanı Yardımcısı başkanlığındaki, bakanlardan oluşan bir kurula bırakıldığını ifade eden Kocamaz, “Bu Kurul, stratejik maden kararı dâhil olmak üzere çevreyle ilgili hayati konularda tek yetkili kılınmıştır. Yerel yönetimler, sivil toplum, bilim insanları bu süreçlerin dışında tutulmuştur” diye konuştu. “Devlet Ormanlarında Tahsis Adeta Zorunlu Hale Getiriliyor” Devlet ormanlarında madencilik izni sürecine ilişkin düzenlemelerin de Anayasa’ya aykırı olduğunu savunan Kocamaz, Orman Genel Müdürlüğü’nün izin verme yükümlülüğünün zorunlu hale getirilmek istendiğini belirterek, “Bu düzenleme, Anayasa’nın 169. maddesine açıkça aykırıdır. Ormanlar, özel sektöre tahsis edilemez” dedi. Ayrıca, kurumlara üç ay içinde görüş bildirme zorunluluğu getirildiğini, bu sürede görüş bildirilmemesi halinde otomatik olarak ‘olumlu görüş’ verilmiş sayılacağını belirten Kocamaz, bu uygulamanın da Anayasa’nın 125. maddesine ve idarenin hukuka uygunluk ilkesine aykırı olduğunu dile getirdi. “Stratejik Maden Tanımı Belirsiz, Acele Kamulaştırmanın Önü Açılıyor” Kocamaz, teklifin en dikkat çeken maddelerinden birinin de “stratejik” ve “kritik” maden tanımı olduğunu belirtti. Hangi madenlerin bu kapsama gireceğinin belirlenmesinin yine Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki kurula bırakıldığını ifade ederek, “Bu düzenleme, köylü vatandaşlarımızın rızası dışında topraklarından edilmesine yol açacak, mülkiyet hakkını ve sosyal yaşamı tehdit edecektir” dedi. Ayrıca bu uygulamanın, kamu gücünün keyfi şekilde kullanılmasının ve yerli madenlerin yabancı ülkelere “peşkeş çekilmesinin” de önünü açacağını savundu. “Zeytinlikler Talan Edilecek” Kocamaz, zeytinliklerle ilgili düzenlemeye de sert tepki göstererek, “Zeytinliklerin başka yerlere taşınması, taşınamayanların ise Hazine arazisi ile takas edilmesi öngörülüyor. 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu fiilen ortadan kaldırılıyor” dedi. Mersin’de asırlık zeytin ağaçlarının kesilerek yok edildiğini, bu durumun zeytin ve zeytinyağı üretimiyle geçinen köylüler için büyük mağduriyet yarattığını söyleyen Kocamaz, “Birkaç yıl önce aynı Bakanlık bu alanlara zeytin ekimi için tahsis yapmıştı. Şimdi ise köylünün geçim kaynağını yok ediyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!” sözleriyle eleştirilerini dile getirdi. Kocamaz, zeytin ağaçlarının korunması ve köylülerin mağdur edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Orman vasfındaki alanlar ya zeytinlik olarak muhafaza edilmeli ya da vatandaşlara doğrudan tahsis edilmelidir” çağrısında bulundu. Konuşmasının sonunda Yüce Meclis ve Aziz Milletimize saygılarını sunan Kocamaz, teklifin geri çekilmesini ve çevreye, kamu yararına, Anayasa’ya uygun bir düzenleme yapılmasını talep etti.