SİTESOL1
SİTESAĞ1

ŞENLİKLİ YILLAR

Gündem 20.09.2025 - 07:41, Güncelleme: 20.09.2025 - 07:41 210 kez okundu.
 

ŞENLİKLİ YILLAR

Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sedat Cereci, Mersin'in haber sitesi damgahaber.com'a, çocukluğunu yaşadığı 70'li yılların Mersin'indeki coşkulu geçen resmi bayramları ve kültürel etkinlikleri anlattı.

"70'li yıllarda Mersin'e Türkiye'nin en önemli sanatçıları gelirdi." Mersin'de yaşadığı çocukluğundan 70'li yıllardaki Mersin'den anılarında kalanları anlatmaya devam eden Prof. Dr. Sedat Cereci, "70'li yılların ortası... O yıl söylenti bütün şehre yayılmıştı; bu yıl festivale Zeki Müren’le Ajda Pekkan geliyormuş, diye. Duyanlar da sormuştu; Zeki Müren Mersin’e gelir mi ki, diye. Geldi. Ajda Pekkan’la değil, ayrı ayrı geldiler. Ama kadro muhteşem. Erol Evgin, Mine Koşan, Bedia Akartürk. Daha önce de Mersin’e gelip Hilal Sineması’nda bir konser vermiş. O günü unutmamış. Ajda Pekkan da Zeki Alasya ve Metin Akpınar’dan oluşan bir ekiple, Büyük Kabare adlı bir gösteriyle çıkmıştı sahneye." dedi. "Mersin’de Akdeniz Tekstil ve Moda Festivali düzenlenirdi." Yine 70li yıllarda, Mersin’de Akdeniz Tekstil ve Moda Festivali düzenlendiğini söyleyen Sedat Cereci, "Atatürk Parkı’na stantlar kurulur, türlü türlü ürünler satılır, eğlenceler olurdu. Bazen Bulgaristan’dan, Romanya’dan gösteri ekipleri gelir gösteri yaparlardı. İlk zamanlar konserler Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’nda yapılırdı. Gönül Yazar’dan Gönül Akkor’a, Ahmet Özhan’dan Nilüfer’e tüm sanat dünyası gelir halkla buluşurdu. Sonradan Atatürk Parkı içine bir gazino yapıldı. Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Müşerref Akay, Ferdi Tayfur, Hülya Koçyiğit orada konser verdiler." ifadelerini kullandı. "Mersin, İtalya’nın Rimini şehriyle kardeş şehir ilan edilmişti." "Birkaç festivalde Medrano Sirki kurulmuştu parkın ortasına." diyen Prof. Dr. Cereci, "Filler, aslanlar, jonglörler, akrobatlar, palyaçolar epeyce eğlendirmişti halkı. Fransa’dan Jean-François Michael gelmişti bir yıl, Coupable adlı ünlü şarkısını söylemişti. Tıpkı Mersin’in ilk kurulduğu yıllarda rıhtımlardan kalkan gemiler gibi, Mersin’i Avrupa’ya bağlama çabaları vardı o yıllarda. Hatta İtalya’nın Rimini şehriyle kardeş şehir ilan edilmişti." dedi. "Uray Caddesi’ndeki Kamer Sineması veya Güneş Sineması’nda ara sıra konserler olurdu." O yılların Mersin’in şenlikli yılları olduğunu söyleyen Cereci, "Arada Edip Buran Kapalı Spor Salonu’nda konserler olurdu. Cem Karaca, Edip Akbayram orada konserler verdiler. Tiyatro kumpanyaları gelirdi. Onlar Halkevi tiyatro salonunda oyunlarını sergilerdi. Bir de Uray Caddesi’ndeki Kamer Sineması veya Güneş Sineması’nda ara sıra konserler olurdu. Onlar kışlık sinema olduğu için genellikle kışın konserler orada olurdu. Güzide Kasacı ve Nurhan Damcıoğlu Güneş Sineması’nda, Barış Manço Kamer Sineması’nda konser vermişti." ifadelerini kullandı. "Milli bayramlar, zaferler yeni kazanılmış gibi çok büyük coşkuyla kutlanırdı. Çok uzak mahallelerden bile onlarca kişi, en güzel elbiselerini giyip bayrama gelirdi." Cumhuriyet Meydanı'nın bayram yeri olarak kullanıldığını belirten Prof. Dr. Sedat Cereci, "Milli bayramlar, zaferler yeni kazanılmış gibi çok büyük coşkuyla kutlanırdı. Çok uzak mahallelerden bile onlarca kişi, en güzel elbiselerini giyip bayrama gelirdi. Vali, belediye başkanı ve garnizon komutanı bir pikabın üzerinden halkı selamlardı. Vali mutlaka melon şapka giyerdi. Bayram geçidinin ardından herkes dağılır, kimileri deniz kıyısına, kimileri 'çarşı' denilen Uray Caddesi’ne, kimileri yakındaki tanıdıklarının evine çay içmeye giderdi. Akşam caddelerde fener alayları dolaşırdı." dedi. "Şenlikli yıllardı, 70'li yıllar." Tren istasyonunda başlayan Mersin'in tastamam Müftü Köprüsü’nde bittiğini söyleyen Prof. Dr. Sedat Cereci, Mersin'in haber sitesi damgahaber.com'a son olarak, "O kadar küçüktü Mersin. Müftü Köprüsü’nden sonra tek tük evler vardı. Taş Bina’nın hemen yanından kalkan belediye otobüsleri ileri doğru giderdi. İleride Dumlupınar Lisesi, Eğitim Enstitüsü gibi kurumlar vardı. Yaygın bir huzur ve güven vardı şehirde. Kadınlar öldürülmez, çocuklar kaçırılmaz, kimsenin giydiğine, yediğine karışılmaz, kimse kimseyi kıskanmazdı. Tevazu en yaygın yaklaşım, kanaat en yaygın duyguydu. Ermeni, Rum, Yahudi, Arap, Türkmen bir arada yaşar, bir aile ortamını paylaşırlardı. Herkes radyoda arkası yarınlarla mutlu olur, ailesiyle, konu komşusuyla gülümserdi. Şenlikli yıllardı o yıllar." diyerek konuşmasına son verdi. (Kaynak: Damga Haber)  
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sedat Cereci, Mersin'in haber sitesi damgahaber.com'a, çocukluğunu yaşadığı 70'li yılların Mersin'indeki coşkulu geçen resmi bayramları ve kültürel etkinlikleri anlattı.

"70'li yıllarda Mersin'e Türkiye'nin en önemli sanatçıları gelirdi."

Mersin'de yaşadığı çocukluğundan 70'li yıllardaki Mersin'den anılarında kalanları anlatmaya devam eden Prof. Dr. Sedat Cereci, "70'li yılların ortası... O yıl söylenti bütün şehre yayılmıştı; bu yıl festivale Zeki Müren’le Ajda Pekkan geliyormuş, diye. Duyanlar da sormuştu; Zeki Müren Mersin’e gelir mi ki, diye. Geldi. Ajda Pekkan’la değil, ayrı ayrı geldiler. Ama kadro muhteşem. Erol Evgin, Mine Koşan, Bedia Akartürk. Daha önce de Mersin’e gelip Hilal Sineması’nda bir konser vermiş. O günü unutmamış. Ajda Pekkan da Zeki Alasya ve Metin Akpınar’dan oluşan bir ekiple, Büyük Kabare adlı bir gösteriyle çıkmıştı sahneye." dedi.

"Mersin’de Akdeniz Tekstil ve Moda Festivali düzenlenirdi."

Yine 70li yıllarda, Mersin’de Akdeniz Tekstil ve Moda Festivali düzenlendiğini söyleyen Sedat Cereci, "Atatürk Parkı’na stantlar kurulur, türlü türlü ürünler satılır, eğlenceler olurdu. Bazen Bulgaristan’dan, Romanya’dan gösteri ekipleri gelir gösteri yaparlardı. İlk zamanlar konserler Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’nda yapılırdı. Gönül Yazar’dan Gönül Akkor’a, Ahmet Özhan’dan Nilüfer’e tüm sanat dünyası gelir halkla buluşurdu. Sonradan Atatürk Parkı içine bir gazino yapıldı. Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Müşerref Akay, Ferdi Tayfur, Hülya Koçyiğit orada konser verdiler." ifadelerini kullandı.

"Mersin, İtalya’nın Rimini şehriyle kardeş şehir ilan edilmişti."

"Birkaç festivalde Medrano Sirki kurulmuştu parkın ortasına." diyen Prof. Dr. Cereci, "Filler, aslanlar, jonglörler, akrobatlar, palyaçolar epeyce eğlendirmişti halkı. Fransa’dan Jean-François Michael gelmişti bir yıl, Coupable adlı ünlü şarkısını söylemişti. Tıpkı Mersin’in ilk kurulduğu yıllarda rıhtımlardan kalkan gemiler gibi, Mersin’i Avrupa’ya bağlama çabaları vardı o yıllarda. Hatta İtalya’nın Rimini şehriyle kardeş şehir ilan edilmişti." dedi.

"Uray Caddesi’ndeki Kamer Sineması veya Güneş Sineması’nda ara sıra konserler olurdu."

O yılların Mersin’in şenlikli yılları olduğunu söyleyen Cereci, "Arada Edip Buran Kapalı Spor Salonu’nda konserler olurdu. Cem Karaca, Edip Ak bayram orada konserler verdiler. Tiyatro kumpanyaları gelirdi. Onlar Halkevi tiyatro salonunda oyunlarını sergilerdi. Bir de Uray Caddesi’ndeki Kamer Sineması veya Güneş Sineması’nda ara sıra konserler olurdu. Onlar kışlık sinema olduğu için genellikle kışın konserler orada olurdu. Güzide Kasacı ve Nurhan Damcıoğlu Güneş Sineması’nda, Barış Manço Kamer Sineması’nda konser vermişti." ifadelerini kullandı.

"Milli bayramlar, zaferler yeni kazanılmış gibi çok büyük coşkuyla kutlanırdı. Çok uzak mahallelerden bile onlarca kişi, en güzel elbiselerini giyip bayrama gelirdi."

Cumhuriyet Meydanı'nın bayram yeri olarak kullanıldığını belirten Prof. Dr. Sedat Cereci, "Milli bayramlar, zaferler yeni kazanılmış gibi çok büyük coşkuyla kutlanırdı. Çok uzak mahallelerden bile onlarca kişi, en güzel elbiselerini giyip bayrama gelirdi. Vali, belediye başkanı ve garnizon komutanı bir pikabın üzerinden halkı selamlardı. Vali mutlaka melon şapka giyerdi. Bayram geçidinin ardından herkes dağılır, kimileri deniz kıyısına, kimileri 'çarşı' denilen Uray Caddesi’ne, kimileri yakındaki tanıdıklarının evine çay içmeye giderdi. Akşam caddelerde fener alayları dolaşırdı." dedi.

"Şenlikli yıllardı, 70'li yıllar."

Tren istasyonunda başlayan Mersin'in tastamam Müftü Köprüsü’nde bittiğini söyleyen Prof. Dr. Sedat Cereci, Mersin'in haber sitesi damgahaber.com'a son olarak, "O kadar küçüktü Mersin. Müftü Köprüsü’nden sonra tek tük evler vardı. Taş Bina’nın hemen yanından kalkan belediye otobüsleri ileri doğru giderdi. İleride Dumlupınar Lisesi, Eğitim Enstitüsü gibi kurumlar vardı. Yaygın bir huzur ve güven vardı şehirde. Kadınlar öldürülmez, çocuklar kaçırılmaz, kimsenin giydiğine, yediğine karışılmaz, kimse kimseyi kıskanmazdı. Tevazu en yaygın yaklaşım, kanaat en yaygın duyguydu. Ermeni, Rum, Yahudi, Arap, Türkmen bir arada yaşar, bir aile ortamını paylaşırlardı. Herkes radyoda arkası yarınlarla mutlu olur, ailesiyle, konu komşusuyla gülümserdi. Şenlikli yıllardı o yıllar." diyerek konuşmasına son verdi.

(Kaynak: Damga Haber)

 

Mersin HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersindesonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.