SİTESOL1
SİTESAĞ1
Hilmi Dulkadir
Köşe Yazarı
Hilmi Dulkadir
 

KÜLTÜR YAZILARI... PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI |43| 13.10.2025 | Hilmi DULKADİR | Tatar Türklerinde Doğumla İlgili Gelenekler: Doğum Öncesi, Esnası ve Sonrasına Ait Köklü Ritüeller-I |

  •  Akademik bilgilendirme: Bu metin, telif hakkı kapsamında ve yazarının emeğine saygı amacıyla, Çulpan Zapirova Çetin’in (Çetin, 2009), “Tatar Türklerinin Gelenek ve Görenekleri” adlı eserinin “Doğum” bölümü (s.62-65) içeriğini esas alan bir analiz çalışmasıdır. Verilen bilgilerin tümü, kaynak metne atıf yapılarak sunulmuştur. Orijinal metin içeriğinin birebir kullanımı yerine, akademik çerçevede yeniden yapılandırılmış bir özet olarak sunulmaktadır. • Doğum Öncesi Gelenek ve İnançlar: Tatar Türklerinde hamilelik dönemi, "yöklelek" olarak adlandırılır ve bu süreç, anne ile karnındaki bebeği hem fiziksel tehlikelerden hem de kötü ruhlardan korumayı amaçlayan detaylı bir inançlar ve tabular ağı ile kuşatılmıştır. Bu inançların temelinde, annenin yaşadığı her fiziksel ve duygusal durumun doğrudan bebeğe etki edeceği düşüncesi yatar. Hamile bir kadının karşılaştığı en belirgin uygulamalardan biri "aşerme"dir. İnanca göre, kadının aşerdiği bir meyveyi yiyememesi durumunda, çocuğun vücudunda o meyvenin şekline benzer bir "ben" (iz) kalacağına inanılır. Bu izin kaybolması için, doğum yaptıktan ve çocuğu emzirdiği dönemde, kadının o meyveyi bulup yemesi gerektiği düşünülür. Bu uygulama, annenin fizyolojik bir ihtiyacının karşılanamamasının bebek üzerinde bırakacağı izi, somut bir sembolle giderme çabası olarak yorumlanabilir.  Bu dönemde hamile kadının uyması gereken yasaklar oldukça kapsamlıdır. Örneğin, saçlarını kesmesi, giysi için ölçü aldırması (çocuğun ömrünü kısaltacağına inanılır) veya örgü işleri yapması (bebek hareketini taklit edip göbek kordonuna dolanacağı düşünülür) kesinlikle yasaktır.  Ayrıca, loş ışıkta ve özellikle karanlıkta hamama yalnız gitmek, mezarlığa gitmek, bir cenazede bulunmak veya ölünün yüzüne bakmak da sakıncalı görülür. Bu tür yer ve durumların, "Su Anası" gibi olağanüstü ve zarar verici ruhların bulunduğu alanlar olduğu düşünülür ve bu ruhların karnındaki çocuğu kendi çocuklarıyla değiştirebileceğine inanılır. Bu nedenle, annenin bu tür riskli mekanlardan uzak durması istenir. Gündelik hayatta da bir dizi tabu mevcuttur. Yerde veya yolda enine yatan bir süpürge veya odun parçasının üzerinden atlamak, bebeğin doğum sırasında enine (ters) geleceği inancıyla yasaktır. Yanlışlıkla atlanmışsa, kadının geri dönüp bu hareketi telafi etmesi gerekir.  Hayvanlara tekme atmanın, çocuğun sakat doğmasına neden olacağı düşünülür.  Hamile bir kadın yalnız uyuyorsa, yanına kötü ruhları kovacağına inanılan bir bıçak alması tavsiye edilir.  Hatta çiftleşen atlara bakan bir hamile kadının, bebeğini on bir aylıkken doğuracağı gibi spesifik inançlar da bulunmaktadır.  Bu yasak ve inançların tamamı, doğumu ve bebeğin sağlığını garantilemek, bilinmeyen karşısında önlem almak ve neslin sağlıklı bir şekilde devamını sağlamak gibi derin bir toplumsal işleve sahiptir. Kaynakça Çetin, Ç. Z. (2009). Tatar Türklerinin Gelenek ve Görenekleri (BRC Basım b.). Karadeniz Dergisi Yayınları No:01. |PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI |44| 16.10.2025 | Hilmi DULKADİR | Tatar Türklerinde Doğumla İlgili Gelenek ve Görenekler: Doğum Öncesi, Esnası ve Sonrasına Ait Köklü Ritüeller II|
Ekleme Tarihi: 13 Ekim 2025 -Pazartesi

KÜLTÜR YAZILARI... PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI |43| 13.10.2025 | Hilmi DULKADİR | Tatar Türklerinde Doğumla İlgili Gelenekler: Doğum Öncesi, Esnası ve Sonrasına Ait Köklü Ritüeller-I |

 
• 
Akademik bilgilendirme: Bu metin, telif hakkı kapsamında ve yazarının emeğine saygı amacıyla, Çulpan Zapirova Çetin’in (Çetin, 2009), “Tatar Türklerinin Gelenek ve Görenekleri” adlı eserinin “Doğum” bölümü (s.62-65) içeriğini esas alan bir analiz çalışmasıdır. Verilen bilgilerin tümü, kaynak metne atıf yapılarak sunulmuştur. Orijinal metin içeriğinin birebir kullanımı yerine, akademik çerçevede yeniden yapılandırılmış bir özet olarak sunulmaktadır.
Doğum Öncesi Gelenek ve İnançlar:
Tatar Türklerinde hamilelik dönemi, "yöklelek" olarak adlandırılır ve bu süreç, anne ile karnındaki bebeği hem fiziksel tehlikelerden hem de kötü ruhlardan korumayı amaçlayan detaylı bir inançlar ve tabular ağı ile kuşatılmıştır. Bu inançların temelinde, annenin yaşadığı her fiziksel ve duygusal durumun doğrudan bebeğe etki edeceği düşüncesi yatar.
Hamile bir kadının karşılaştığı en belirgin uygulamalardan biri "aşerme"dir. İnanca göre, kadının aşerdiği bir meyveyi yiyememesi durumunda, çocuğun vücudunda o meyvenin şekline benzer bir "ben" (iz) kalacağına inanılır. Bu izin kaybolması için, doğum yaptıktan ve çocuğu emzirdiği dönemde, kadının o meyveyi bulup yemesi gerektiği düşünülür. Bu uygulama, annenin fizyolojik bir ihtiyacının karşılanamamasının bebek üzerinde bırakacağı izi, somut bir sembolle giderme çabası olarak yorumlanabilir. 
Bu dönemde hamile kadının uyması gereken yasaklar oldukça kapsamlıdır. Örneğin, saçlarını kesmesi, giysi için ölçü aldırması (çocuğun ömrünü kısaltacağına inanılır) veya örgü işleri yapması (bebek hareketini taklit edip göbek kordonuna dolanacağı düşünülür) kesinlikle yasaktır. 
Ayrıca, loş ışıkta ve özellikle karanlıkta hamama yalnız gitmek, mezarlığa gitmek, bir cenazede bulunmak veya ölünün yüzüne bakmak da sakıncalı görülür. Bu tür yer ve durumların, "Su Anası" gibi olağanüstü ve zarar verici ruhların bulunduğu alanlar olduğu düşünülür ve bu ruhların karnındaki çocuğu kendi çocuklarıyla değiştirebileceğine inanılır. Bu nedenle, annenin bu tür riskli mekanlardan uzak durması istenir.
Gündelik hayatta da bir dizi tabu mevcuttur. Yerde veya yolda enine yatan bir süpürge veya odun parçasının üzerinden atlamak, bebeğin doğum sırasında enine (ters) geleceği inancıyla yasaktır. Yanlışlıkla atlanmışsa, kadının geri dönüp bu hareketi telafi etmesi gerekir. 
Hayvanlara tekme atmanın, çocuğun sakat doğmasına neden olacağı düşünülür. 
Hamile bir kadın yalnız uyuyorsa, yanına kötü ruhları kovacağına inanılan bir bıçak alması tavsiye edilir. 
Hatta çiftleşen atlara bakan bir hamile kadının, bebeğini on bir aylıkken doğuracağı gibi spesifik inançlar da bulunmaktadır. 
Bu yasak ve inançların tamamı, doğumu ve bebeğin sağlığını garantilemek, bilinmeyen karşısında önlem almak ve neslin sağlıklı bir şekilde devamını sağlamak gibi derin bir toplumsal işleve sahiptir.
Kaynakça
Çetin, Ç. Z. (2009). Tatar Türklerinin Gelenek ve Görenekleri (BRC Basım b.). Karadeniz Dergisi Yayınları No:01.
|PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI |44| 16.10.2025 | Hilmi DULKADİR | Tatar Türklerinde Doğumla İlgili Gelenek ve Görenekler: Doğum Öncesi, Esnası ve Sonrasına Ait Köklü Ritüeller II|
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersindesonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.