•
Kırk Yıl Sonra: İzler, Buluşmalar ve Tamamlanan Bir Döngü
Kitabın ruhu, 1982’deki o ilk seferle sınırlı değildir. Onu benzersiz kılan, “zamanın üç katmanını” aynı sayfalarda buluşturmasıdır: Yalgın’ın 1930’lar, ekibin 1982’si ve yazarın “2016-2018” yıllarında eşi “Tülay Özaydın” ile yaptığı izleme gezileri.
Bu son gözlemler, değişimin panoramasını sunmaktadır. “Küp Köyü”’ne elektrik, uydu anteni ve yollar ulaşmış, ancak geleneksel taş evler yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. “Kapuzbaşı Şelaleleri” artık bir milli park olarak düzenlenmiş, pansiyonlarıyla turizme açılmıştır. “Acıman Yaylası”nda beton binalar yükselmekte, yayla hayatı dönüşmektedir. Bu değişim, kayıp ve ilerleme arasındaki o ince çizgiyi gösterir; bir yandan kültürel miras erirken, bir yandan da yöre halkının yaşam standartlarında iyileşmeler görülür.
Ve nihayet, bu kırk yıllık serüvenin en dokunaklı noktası: “14 Ekim 2023”. Kitabın 145. sayfasında fotoğrafı yer alan o kare, her şeyin özetidir. “İzmir, Seferihisar’da, araştırma ekibinin neredeyse tamamı –artık birer profesör, emekli, aile babası/anası olmuş o gençler– “Erkan Özaydın ve eşi Tülay Hanım’ın ev sahipliğinde” bir araya gelir. Bu “41. Yıl Buluşması”, bir anı tazeleme olmakla kalmaz, bir neslin ortak bir ideal uğruna kat ettiği yolun, kurduğu bilimsel dostluğun ve bir kültür mirasına yaptığı katkının taçlandırılmasıdır.
Köprülüzade’nin temennisi, Yalgın’ın izi ve o genç ekibin defterine düştüğü “Bu yerleri tekrar görmek umudu ile…” notu, işte bu buluşmada ve bu kitapta ebedileşmiştir.
“Ali Rıza Yalgın’ın İzinde”, bir dağ kitabı değil, bir insanlık kitabıdır. Bir yandan Toroslar’ın ihtişamını gözler önüne sererken, diğer yandan o dağların bağrında yaşayan, türküler söyleyen, kilim dokuyan, aşk yaşayan insanların evrensel hikayesini anlatır. Bu, bir iz sürme hikayesidir; kültürün izini, zamanın izini ve nihayetinde, insan olmanın izini süren bir neslin destansı yolculuğudur.
Son Söz: On İsim, On Dünya: Bir Kültür Seferinin Neferleri
Ali Rıza Yalgın’ın izini süren 1982 seferberliği, farklı disiplinlerden gelen, her biri kendi alanında tutkulu on genç araştırmacının omuzlarında yükseldi. Bu yolculuk, bu on ismin bilgi, beceri ve kişiliklerinin kesiştiği benzersiz bir insan mozaiği çizdi. İşte o isimler ve bu büyük keşfin arka planındaki rolleri:
•
1. Erkan Özaydın: Seferin beyni ve organizatörü. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde araştırma görevlisi ve aynı zamanda İzmir Dağcılık Ajanlığı’nın arşiv sorumlusu olarak, bilimsel merakı dağcılık tutkusuyla birleştiren isimdi. Projenin fikir babası, yazışmaları yürüten, köylülerle ilk teması kuran ve diş sağlığı gözlemlerini yapan odur. Kırk yıl sonra bu anıları kitaplaştıran da yine o olacaktır.
•
2. Erkuter Leblebici: Ekibin botanik gözü. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Herbaryum Merkezi’nin bitki bilim uzmanı olarak, yol boyunca her çiçeği, her otu kayıt altına aldı. Onun titiz notları sayesinde, Aladağlar’ın florasına “Potentilla aladaghensis” (Aladağ Parmağı) gibi yeni bir tür kazandırılacak ve bilim dünyasına bu keşif ulaştırılacaktır.
•
3. Şefik Güngör: Görsel hafızanın mimarı. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü’nden araştırma görevlisi olarak, seferin tüm görsel belgelenmesini üstlendi. Onun kamerası, manzaraları değil, insan hallerini, ritüelleri ve o “an”ları geleceğe taşıyan siyah-beyaz ve renkli kareleri yakaladı.
•
4. Kumru Canku: Sözün ve ezginin kâşifi. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü araştırma görevlisi olarak, yörenin sözlü kültür hazinesinin peşindeydi. Teyp ve defteriyle, Hıdır Koca’nın türkülerinden obadaki aşk hikayelerine, kaybolmak üzere olan sesleri kayda geçiren, kültürün nabzını tutan isimdi.
•
5. İhsan Uğur: Yolun rehberi, dağın ustası. Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi ve tecrübeli bir dağcı rehber olarak, ekibin güvenliğini ve rotadan sapmamasını sağlayan temel direkti. “Kirti” köprüsündeki emniyet ipini ilk o bağladı, zor çarşaklarda yolu ilk o buldu. Yerel bağlantıları ve sakin otoritesiyle seferin olmazsa olmazıydı.
•
6. Hakan Abacıoğlu: Tıbbın sahaya inen neferi. Ege Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi öğrencisi ve dağcı olarak hem fiziksel dayanıklılığı hem de genel sağlık gözlemleriyle ekibe katkı sundu. Köylülerin sağlık sorunlarını dinleyen, temel tıbbi bilgiler aktaran ve zorlu yürüyüşlerde arkadaşlarını gözeten bir yoldaştı.
•
7. Bilge Hakan Şen: Diş hekimliğinin gözlemci genci. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencisi ve dağcı olarak, Erkan Özaydın’ın yanında köylülerin ağız-diş sağlığındaki yanlış uygulamaları (”çantalı” kaplamalar) tespit eden, aynı zamanda fiziksel gücüyle zor anlarda (Kirti’de yük taşıma) öne çıkan bir ekip üyesiydi.
•
8. Hızır Kurtel: Sessiz güç. Ege Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi öğrencisi ve dağcı olarak, gözlemleri ve sakin tavrıyla ekibe destek verdi. Yol boyunca tıbbi malzeme ve bilginin hazır bulunmasında rol oynayan, zorlu parkurlarda arkadaşlarına eşlik eden güvenilir bir isimdi.
•
9. Alp Ergör: Kararlı ve dikkatli katılımcı. Ege Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi öğrencisi ve dağcı olarak, seferin tüm aşamalarında yer aldı. Hem sağlık konusundaki farkındalığı hem de dağ koşullarına uyum sağlama becerisiyle, ekibin uyum içinde ilerlemesine katkıda bulundu.
•
10. Mehmet Dokucu: Mizah ve dayanıklılığın temsilcisi. Ege Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi öğrencisi ve dağcı olarak, uzun ve yorucu yürüyüşlerde moral kaynağı oldu. Zorlu anlarda esprileriyle gerginliği dağıtan, aynı zamanda tırmanışlarda (Demirkazık’a tırmanmayı göze alan tek kişi olarak) cesaretini gösteren bir ekip arkadaşıydı.
•
Bu on isim, birer meslek veya öğrencilik kimliğiyle beraber, birbirini tamamlayan kişilikleri, becerileri ve ortak idealleriyle bu “kültürel antika” arama seferini mümkün kıldı. Her biri, Yalgın’ın mirasına kendi rengini katarak, bu kolektif hafıza köprüsünün vazgeçilmez birer taşı oldu…
•
Kaynakça
Özaydın, E. (2023). Ali Rıza Yalgın'ın İzinde Toroslar'da Aladağlar ve Karatepeli Yöresi (1. b.). Mersin: Mersin Büyükşehir Belediyesi Mersin Kent Kitaplığı.
Anasayfa
Yazarlar
Hilmi Dulkadir
Yazı Detayı
Bu yazı 244 kez okundu.
KÜLTÜR YAZILARI... KAPAĞI AÇILAN KİTAP: ALİ RIZA YALGIN’IN İZİNDE: TOROSLAR’DA ALADAĞLAR VE KARATEPELİ YÖRESİ | Bölüm III
•
Kırk Yıl Sonra: İzler, Buluşmalar ve Tamamlanan Bir Döngü
Kitabın ruhu, 1982’deki o ilk seferle sınırlı değildir. Onu benzersiz kılan, “zamanın üç katmanını” aynı sayfalarda buluşturmasıdır: Yalgın’ın 1930’lar, ekibin 1982’si ve yazarın “2016-2018” yıllarında eşi “Tülay Özaydın” ile yaptığı izleme gezileri.
Bu son gözlemler, değişimin panoramasını sunmaktadır. “Küp Köyü”’ne elektrik, uydu anteni ve yollar ulaşmış, ancak geleneksel taş evler yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. “Kapuzbaşı Şelaleleri” artık bir milli park olarak düzenlenmiş, pansiyonlarıyla turizme açılmıştır. “Acıman Yaylası”nda beton binalar yükselmekte, yayla hayatı dönüşmektedir. Bu değişim, kayıp ve ilerleme arasındaki o ince çizgiyi gösterir; bir yandan kültürel miras erirken, bir yandan da yöre halkının yaşam standartlarında iyileşmeler görülür.
Ve nihayet, bu kırk yıllık serüvenin en dokunaklı noktası: “14 Ekim 2023”. Kitabın 145. sayfasında fotoğrafı yer alan o kare, her şeyin özetidir. “İzmir, Seferihisar’da, araştırma ekibinin neredeyse tamamı –artık birer profesör, emekli, aile babası/anası olmuş o gençler– “Erkan Özaydın ve eşi Tülay Hanım’ın ev sahipliğinde” bir araya gelir. Bu “41. Yıl Buluşması”, bir anı tazeleme olmakla kalmaz, bir neslin ortak bir ideal uğruna kat ettiği yolun, kurduğu bilimsel dostluğun ve bir kültür mirasına yaptığı katkının taçlandırılmasıdır.
Köprülüzade’nin temennisi, Yalgın’ın izi ve o genç ekibin defterine düştüğü “Bu yerleri tekrar görmek umudu ile…” notu, işte bu buluşmada ve bu kitapta ebedileşmiştir.
“Ali Rıza Yalgın’ın İzinde”, bir dağ kitabı değil, bir insanlık kitabıdır. Bir yandan Toroslar’ın ihtişamını gözler önüne sererken, diğer yandan o dağların bağrında yaşayan, türküler söyleyen, kilim dokuyan, aşk yaşayan insanların evrensel hikayesini anlatır. Bu, bir iz sürme hikayesidir; kültürün izini, zamanın izini ve nihayetinde, insan olmanın izini süren bir neslin destansı yolculuğudur.
Son Söz: On İsim, On Dünya: Bir Kültür Seferinin Neferleri
Ali Rıza Yalgın’ın izini süren 1982 seferberliği, farklı disiplinlerden gelen, her biri kendi alanında tutkulu on genç araştırmacının omuzlarında yükseldi. Bu yolculuk, bu on ismin bilgi, beceri ve kişiliklerinin kesiştiği benzersiz bir insan mozaiği çizdi. İşte o isimler ve bu büyük keşfin arka planındaki rolleri:
•
1. Erkan Özaydın: Seferin beyni ve organizatörü. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde araştırma görevlisi ve aynı zamanda İzmir Dağcılık Ajanlığı’nın arşiv sorumlusu olarak, bilimsel merakı dağcılık tutkusuyla birleştiren isimdi. Projenin fikir babası, yazışmaları yürüten, köylülerle ilk teması kuran ve diş sağlığı gözlemlerini yapan odur. Kırk yıl sonra bu anıları kitaplaştıran da yine o olacaktır.
•
2. Erkuter Leblebici: Ekibin botanik gözü. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Herbaryum Merkezi’nin bitki bilim uzmanı olarak, yol boyunca her çiçeği, her otu kayıt altına aldı. Onun titiz notları sayesinde, Aladağlar’ın florasına “Potentilla aladaghensis” (Aladağ Parmağı) gibi yeni bir tür kazandırılacak ve bilim dünyasına bu keşif ulaştırılacaktır.
•
3. Şefik Güngör: Görsel hafızanın mimarı. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü’nden araştırma görevlisi olarak, seferin tüm görsel belgelenmesini üstlendi. Onun kamerası, manzaraları değil, insan hallerini, ritüelleri ve o “an”ları geleceğe taşıyan siyah-beyaz ve renkli kareleri yakaladı.
•
4. Kumru Canku: Sözün ve ezginin kâşifi. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü araştırma görevlisi olarak, yörenin sözlü kültür hazinesinin peşindeydi. Teyp ve defteriyle, Hıdır Koca’nın türkülerinden obadaki aşk hikayelerine, kaybolmak üzere olan sesleri kayda geçiren, kültürün nabzını tutan isimdi.
•
5. İhsan Uğur: Yolun rehberi, dağın ustası. Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi ve tecrübeli bir dağcı rehber olarak, ekibin güvenliğini ve rotadan sapmamasını sağlayan temel direkti. “Kirti” köprüsündeki emniyet ipini ilk o bağladı, zor çarşaklarda yolu ilk o buldu. Yerel bağlantıları ve sakin otoritesiyle seferin olmazsa olmazıydı.
•
6. Hakan Abacıoğlu: Tıbbın sahaya inen neferi. Ege Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi öğrencisi ve dağcı olarak hem fiziksel dayanıklılığı hem de genel sağlık gözlemleriyle ekibe katkı sundu. Köylülerin sağlık sorunlarını dinleyen, temel tıbbi bilgiler aktaran ve zorlu yürüyüşlerde arkadaşlarını gözeten bir yoldaştı.
•
7. Bilge Hakan Şen: Diş hekimliğinin gözlemci genci. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencisi ve dağcı olarak, Erkan Özaydın’ın yanında köylülerin ağız-diş sağlığındaki yanlış uygulamaları (”çantalı” kaplamalar) tespit eden, aynı zamanda fiziksel gücüyle zor anlarda (Kirti’de yük taşıma) öne çıkan bir ekip üyesiydi.
•
8. Hızır Kurtel: Sessiz güç. Ege Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi öğrencisi ve dağcı olarak, gözlemleri ve sakin tavrıyla ekibe destek verdi. Yol boyunca tıbbi malzeme ve bilginin hazır bulunmasında rol oynayan, zorlu parkurlarda arkadaşlarına eşlik eden güvenilir bir isimdi.
•
9. Alp Ergör: Kararlı ve dikkatli katılımcı. Ege Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi öğrencisi ve dağcı olarak, seferin tüm aşamalarında yer aldı. Hem sağlık konusundaki farkındalığı hem de dağ koşullarına uyum sağlama becerisiyle, ekibin uyum içinde ilerlemesine katkıda bulundu.
•
10. Mehmet Dokucu: Mizah ve dayanıklılığın temsilcisi. Ege Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi öğrencisi ve dağcı olarak, uzun ve yorucu yürüyüşlerde moral kaynağı oldu. Zorlu anlarda esprileriyle gerginliği dağıtan, aynı zamanda tırmanışlarda (Demirkazık’a tırmanmayı göze alan tek kişi olarak) cesaretini gösteren bir ekip arkadaşıydı.
•
Bu on isim, birer meslek veya öğrencilik kimliğiyle beraber, birbirini tamamlayan kişilikleri, becerileri ve ortak idealleriyle bu “kültürel antika” arama seferini mümkün kıldı. Her biri, Yalgın’ın mirasına kendi rengini katarak, bu kolektif hafıza köprüsünün vazgeçilmez birer taşı oldu…
•
Kaynakça
Özaydın, E. (2023). Ali Rıza Yalgın'ın İzinde Toroslar'da Aladağlar ve Karatepeli Yöresi (1. b.). Mersin: Mersin Büyükşehir Belediyesi Mersin Kent Kitaplığı.
Ekleme
Tarihi: 17 Aralık 2025 -Çarşamba
KÜLTÜR YAZILARI... KAPAĞI AÇILAN KİTAP: ALİ RIZA YALGIN’IN İZİNDE: TOROSLAR’DA ALADAĞLAR VE KARATEPELİ YÖRESİ | Bölüm III
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.