KAPAĞI AÇILAN KİTAP: YUNUS EMRE -Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler-II | 15 Kasım 2025| Yazar: Sıtkı SOYLU | Tanıtım: Hilmi DULKADİR
•
Bölüm: 2
İnanç Haritasında Yunus'u Arayış: Bektaşi Efsanesinin Yıkılışı
*
Bu bölüm, Sıtkı Soylu'nun adeta bir entelektüel çarpışma alanına dönüştürdüğü, kitabın en sert ve en iddialı kısmıdır. Yazar, "Yunus Emre bir Bektaşi şairidir" anlayışına hem tarihi hem de filolojik silahlarla topyekûn bir saldırı başlatmaktadır.
•
Tarihi Kronolojinin Çarpıtılması: Menkıbelerin İçindeki Çatlaklar
*
Soylu, bir dedektif gibi, Bektaşi velayetnamelerindeki hikayeleri mercek altına alır:
Büyük Kıtlık Paradoksu: En meşhur menkıbelerden biri, Yunus'un Hacı Bektaş-ı Veli'ye buğday dilenmeye gelmesidir. Soylu, tarih kitaplarına başvurur: Büyük kıtlık 1299'dadır. Hacı Bektaş ise 1271'de vefat etmiştir. Yazarın çarpıcı sorusu şudur: "Ölümünden 29 sene sonra vuku bulmuş bir kıtlık vesilesiyle Yunus'la karşılaşmasına imkân yoktur."
•
Barak Baba Çıkmazı
*
Bir diğer iddia, Yunus'un mürşidi Taptuk Emre'nin, Barak Baba'dan feyz aldığıdır. Soylu, kronolojiyi yine devreye sokar: Barak Baba'nın 1308'de, 40 yaşlarında idam edildiğini, o sırada Yunus'un 70'li yaşlarında bir ihtiyar olduğunu vurgular. Bir gencin, bir ihtiyarın mürşidi olması mantığa aykırıdır.
•
Yunus'un Kendi Dili: Şiirlerinden Yansıyan İnanç Profili
Soylu'nun en güçlü kozu, Yunus'un bizzat kendi ağzından, yani şiirlerinden yaptığı alıntılardır:
Dört Halife Sevgisi: "Ebubekir, Ömer hep din uluları / Aliyy-ül Murtaza, Osman benimdir."
Bektaşi geleneğinde dört halifeden bazılarına "teberri" edilirken, Yunus'un hepsini kucaklayıcı bir dille anması, onun Sünni ekol içindeki yerine işarettir.
•
Şer'i İbadetlere Bağlılık
*
"Müslümanım diyen kişi, şartı nedir bilse gerek / Tanrı buyruğun tutuben, beş vakt namaz kılsa gerek"
Bektaşilikte "niyaz"ın ön planda olduğu bilgisiyle bu dizeler karşılaştırıldığında, Yunus'un inanç profilinin Sünni İslam anlayışıyla örtüştüğü ortaya çıkar.
•
Mürşidinin Kimliği
*
Yunus'un, "Abdülkadir gibi bir er bulunmaz" diyerek övdüğü zat, Kâdirî tarikatının kurucusu Abdülkadir Geylani'dir. Soylu, bir dervişin mürşidini bu şekilde anmasının, tarikat bağını gösterdiğini vurgular.
•
Osmanlı Arşivlerinden Çıkan Gerçek: Kâdirî Tekkesi
Soylu, somut bir delille bu iddiayı taçlandırır: Karaman'daki Yunus Emre Camii ve türbesinin, Osmanlı dönemi boyunca "Kâdirîlerin tekkesi" olarak kayıtlı olduğunu belirtir. Bu, teorik tartışmanın ötesinde, kurumsal ve resmi bir gerçekliktir.
•
Mezar Kavgasının Perde Arkası: Sarıköy Efsanesinin Belgelerle İmtihanı
*
Sıtkı Soylu, Eskişehir/Sarıköy iddiasını ele alırken, başlı başına bir mezar tartışması yapmaz. Adeta bir tarih savcısı gibi, bu iddiayı üç ayrı cephede sorgular.
•
1. Cephe: Tarihi Coğrafya ve Siyasi Bağlam
Yunus'un öldüğü 1320'li yıllarda, Sarıköy ve civarının siyasi durumunu haritalandırır: “Osmanlı Henüz Yok:” O tarihlerde Osmanlı Beyliği, henüz küçük bir uç beyliğidir.
•
Bizans ve İlhanlı Nüfuz Bölgesi: Sarıköy havalisi, Bizans ve putperest İlhanlıların nüfuz sahasındadır.
Soylu'nun buradaki mantığı çarpıcıdır: "Yunus gibi bir İslam velisinin, henüz Müslüman egemenliğine girmemiş bir bölgede hiçbir iz bırakmadan yaşayıp ölmesi düşünülemez."
•
2. Cephe: Sosyolojik ve Kültürel Gerçekler
Türbe ve Camii Geleneği: Soylu, Türk-İslam geleneğinde din ulularına mutlaka bir türbe yapıldığını vurgular. Sarıköy'de böyle tarihi bir yapının bulunmamasını, iddianın en büyük zaafı olarak görür.
•
İsim Benzerliği: Kanuni devrindeki Kirmasti defterinde geçen kişinin "Yunus Emre" değil, "Yunus Emir Bey" olduğunu belirtir.
•
3. Cephe: Karaman'daki Somut ve Resmi Deliller
Soylu, kendi tezini desteklemek için Osmanlı arşivlerinden çıkardığı belgeleri sıralar:
Tapu Kaydı: Karamanoğlu İbrahim Bey zamanına ait, "Yunus Emre" isimli bir şahsın arazi satın aldığını gösteren tapu kaydı.
•
Vakfiye ve İnşa Kaydı: 750 hicri (1349-50) tarihli, Yunus Emre adına inşa edilmiş bir cami ve türbe.
•
Mütevellilik Kayıtları: Vakfiyenin nesiller boyunca yönetildiğini gösteren resmi Osmanlı kayıtları. Soylu, Sarıköy iddiasını "tarihin, aklın ve resmi kayıtların üçlü imtihanından geçemeyen bir efsane" olarak nitelendirir.
•
Sonuç: Bir Kültür Hazinesinin Fiziksel Varoluşu ve Kişisel Bir Mirası
Sıtkı Soylu'nun "Yunus Emre- Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler" kitabı, fiziksel olarak da içeriğinin bir yansıması gibidir. Cep boyutundan biraz büyük (12x16 cm) olan bu 82 sayfalık eser, mütevazi görünümünün altında devasa bir iddiayı barındırır.
•
Küçük Boyut, Büyük Yük: Bu kompakt formatta basılmış olması, onun her an başvurulabilecek bir başucu kaynağı olmasını sağlamıştır. Arka kapağındaki "Fiatı 2 lira" ibaresi ise, dönemin mütevazi şartlarına ve bilginin halka ulaşma arzusuna dair naif bir tanıktır.
Bir "Kültür Reliki" Olarak Kitap: 1965'te Karaman'ın Larende Basımevi'nde sınırlı sayıda basılan bu çalışma, bir dava adamının şahsi çabasının ürünüdür.
Bu satırları yazan biri olarak elimdeki nüsha, yazarın 1980'de tarafıma hediye ettiği bir kitap olmaktan başka:
Tarihi bir belgedir/ Kişisel bir yadigârdır/ Muhtemelen bir "son nüsha"dır.
Bu nitelikleriyle, bu küçük kitapçık, artık bir "kültür reliki"ne, yani kaybolmaya yüz tutmuş bir hafızanın nadir ve değerli fiziksel bir temsilcisine dönüşmüştür.
•
SON SÖZ YERİNE: Bir Çınarın Küçük Ama Güçlü Tohumu
Sıtkı Soylu'nun bu eseri, tıpkı Yunus'un şiirleri gibi, küçük ama özünde kocaman bir dünyayı barındırır. Bu 82 sayfa, okuru bir mezar tartışmasından öte, Anadolu'nun kültür tarihine, hafıza yitimiyle hesaplaşmaya ve bir dehanın gerçek kimliğini aramaya davet eden epik bir yolculuğa çıkarmaktadır.
Elimde tuttuğum bir kitap değil, bir neslin kültüre sahip çıkma çabasının, gazetecilik idealizmi ile tarih sevgisinin buluştuğu somut bir abidedir. Ben de esasen bu nadide eserin bekçisi olarak, kitabın fiziki varlığını değil, "Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun" diyen o büyük ruhun hakiki vatanına dair yazılmış en sarsıcı ve belgesel savunmayı muhafaza ediyorum.
Bu hem Yunus Emre hem de onun bu topraklardaki sesi olmayı görev edinmiş Sıtkı Soylu için en anlamlı vefalardan biri olsa gerektir… Ruhları Şad olsun…
•
21.10.2025 Günlü Yazımızda, Prof. Dr. Hayrettin İVGİN’in Kaleme Aldığı “Yunus Emre, Araştırmalar- Belgeler- Yazılar” Kitabı Tanıtılacaktır.
Anasayfa
Yazarlar
Hilmi Dulkadir
Yazı Detayı
Bu yazı 151 kez okundu.
KÜLTÜR YAZILARI... KAPAĞI AÇILAN KİTAP: YUNUS EMRE -Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler-II | 15 Kasım 2025| Yazar: Sıtkı SOYLU | Tanıtım: Hilmi DULKADİR
KAPAĞI AÇILAN KİTAP: YUNUS EMRE -Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler-II | 15 Kasım 2025| Yazar: Sıtkı SOYLU | Tanıtım: Hilmi DULKADİR
•
Bölüm: 2
İnanç Haritasında Yunus'u Arayış: Bektaşi Efsanesinin Yıkılışı
*
Bu bölüm, Sıtkı Soylu'nun adeta bir entelektüel çarpışma alanına dönüştürdüğü, kitabın en sert ve en iddialı kısmıdır. Yazar, "Yunus Emre bir Bektaşi şairidir" anlayışına hem tarihi hem de filolojik silahlarla topyekûn bir saldırı başlatmaktadır.
•
Tarihi Kronolojinin Çarpıtılması: Menkıbelerin İçindeki Çatlaklar
*
Soylu, bir dedektif gibi, Bektaşi velayetnamelerindeki hikayeleri mercek altına alır:
Büyük Kıtlık Paradoksu: En meşhur menkıbelerden biri, Yunus'un Hacı Bektaş-ı Veli'ye buğday dilenmeye gelmesidir. Soylu, tarih kitaplarına başvurur: Büyük kıtlık 1299'dadır. Hacı Bektaş ise 1271'de vefat etmiştir. Yazarın çarpıcı sorusu şudur: "Ölümünden 29 sene sonra vuku bulmuş bir kıtlık vesilesiyle Yunus'la karşılaşmasına imkân yoktur."
•
Barak Baba Çıkmazı
*
Bir diğer iddia, Yunus'un mürşidi Taptuk Emre'nin, Barak Baba'dan feyz aldığıdır. Soylu, kronolojiyi yine devreye sokar: Barak Baba'nın 1308'de, 40 yaşlarında idam edildiğini, o sırada Yunus'un 70'li yaşlarında bir ihtiyar olduğunu vurgular. Bir gencin, bir ihtiyarın mürşidi olması mantığa aykırıdır.
•
Yunus'un Kendi Dili: Şiirlerinden Yansıyan İnanç Profili
Soylu'nun en güçlü kozu, Yunus'un bizzat kendi ağzından, yani şiirlerinden yaptığı alıntılardır:
Dört Halife Sevgisi: "Ebubekir, Ömer hep din uluları / Aliyy-ül Murtaza, Osman benimdir."
Bektaşi geleneğinde dört halifeden bazılarına "teberri" edilirken, Yunus'un hepsini kucaklayıcı bir dille anması, onun Sünni ekol içindeki yerine işarettir.
•
Şer'i İbadetlere Bağlılık
*
"Müslümanım diyen kişi, şartı nedir bilse gerek / Tanrı buyruğun tutuben, beş vakt namaz kılsa gerek"
Bektaşilikte "niyaz"ın ön planda olduğu bilgisiyle bu dizeler karşılaştırıldığında, Yunus'un inanç profilinin Sünni İslam anlayışıyla örtüştüğü ortaya çıkar.
•
Mürşidinin Kimliği
*
Yunus'un, "Abdülkadir gibi bir er bulunmaz" diyerek övdüğü zat, Kâdirî tarikatının kurucusu Abdülkadir Geylani'dir. Soylu, bir dervişin mürşidini bu şekilde anmasının, tarikat bağını gösterdiğini vurgular.
•
Osmanlı Arşivlerinden Çıkan Gerçek: Kâdirî Tekkesi
Soylu, somut bir delille bu iddiayı taçlandırır: Karaman'daki Yunus Emre Camii ve türbesinin, Osmanlı dönemi boyunca "Kâdirîlerin tekkesi" olarak kayıtlı olduğunu belirtir. Bu, teorik tartışmanın ötesinde, kurumsal ve resmi bir gerçekliktir.
•
Mezar Kavgasının Perde Arkası: Sarıköy Efsanesinin Belgelerle İmtihanı
*
Sıtkı Soylu, Eskişehir/Sarıköy iddiasını ele alırken, başlı başına bir mezar tartışması yapmaz. Adeta bir tarih savcısı gibi, bu iddiayı üç ayrı cephede sorgular.
•
1. Cephe: Tarihi Coğrafya ve Siyasi Bağlam
Yunus'un öldüğü 1320'li yıllarda, Sarıköy ve civarının siyasi durumunu haritalandırır: “Osmanlı Henüz Yok:” O tarihlerde Osmanlı Beyliği, henüz küçük bir uç beyliğidir.
•
Bizans ve İlhanlı Nüfuz Bölgesi: Sarıköy havalisi, Bizans ve putperest İlhanlıların nüfuz sahasındadır.
Soylu'nun buradaki mantığı çarpıcıdır: "Yunus gibi bir İslam velisinin, henüz Müslüman egemenliğine girmemiş bir bölgede hiçbir iz bırakmadan yaşayıp ölmesi düşünülemez."
•
2. Cephe: Sosyolojik ve Kültürel Gerçekler
Türbe ve Camii Geleneği: Soylu, Türk-İslam geleneğinde din ulularına mutlaka bir türbe yapıldığını vurgular. Sarıköy'de böyle tarihi bir yapının bulunmamasını, iddianın en büyük zaafı olarak görür.
•
İsim Benzerliği: Kanuni devrindeki Kirmasti defterinde geçen kişinin "Yunus Emre" değil, "Yunus Emir Bey" olduğunu belirtir.
•
3. Cephe: Karaman'daki Somut ve Resmi Deliller
Soylu, kendi tezini desteklemek için Osmanlı arşivlerinden çıkardığı belgeleri sıralar:
Tapu Kaydı: Karamanoğlu İbrahim Bey zamanına ait, "Yunus Emre" isimli bir şahsın arazi satın aldığını gösteren tapu kaydı.
•
Vakfiye ve İnşa Kaydı: 750 hicri (1349-50) tarihli, Yunus Emre adına inşa edilmiş bir cami ve türbe.
•
Mütevellilik Kayıtları: Vakfiyenin nesiller boyunca yönetildiğini gösteren resmi Osmanlı kayıtları. Soylu, Sarıköy iddiasını "tarihin, aklın ve resmi kayıtların üçlü imtihanından geçemeyen bir efsane" olarak nitelendirir.
•
Sonuç: Bir Kültür Hazinesinin Fiziksel Varoluşu ve Kişisel Bir Mirası
Sıtkı Soylu'nun "Yunus Emre- Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler" kitabı, fiziksel olarak da içeriğinin bir yansıması gibidir. Cep boyutundan biraz büyük (12x16 cm) olan bu 82 sayfalık eser, mütevazi görünümünün altında devasa bir iddiayı barındırır.
•
Küçük Boyut, Büyük Yük: Bu kompakt formatta basılmış olması, onun her an başvurulabilecek bir başucu kaynağı olmasını sağlamıştır. Arka kapağındaki "Fiatı 2 lira" ibaresi ise, dönemin mütevazi şartlarına ve bilginin halka ulaşma arzusuna dair naif bir tanıktır.
Bir "Kültür Reliki" Olarak Kitap: 1965'te Karaman'ın Larende Basımevi'nde sınırlı sayıda basılan bu çalışma, bir dava adamının şahsi çabasının ürünüdür.
Bu satırları yazan biri olarak elimdeki nüsha, yazarın 1980'de tarafıma hediye ettiği bir kitap olmaktan başka:
Tarihi bir belgedir/ Kişisel bir yadigârdır/ Muhtemelen bir "son nüsha"dır.
Bu nitelikleriyle, bu küçük kitapçık, artık bir "kültür reliki"ne, yani kaybolmaya yüz tutmuş bir hafızanın nadir ve değerli fiziksel bir temsilcisine dönüşmüştür.
•
SON SÖZ YERİNE: Bir Çınarın Küçük Ama Güçlü Tohumu
Sıtkı Soylu'nun bu eseri, tıpkı Yunus'un şiirleri gibi, küçük ama özünde kocaman bir dünyayı barındırır. Bu 82 sayfa, okuru bir mezar tartışmasından öte, Anadolu'nun kültür tarihine, hafıza yitimiyle hesaplaşmaya ve bir dehanın gerçek kimliğini aramaya davet eden epik bir yolculuğa çıkarmaktadır.
Elimde tuttuğum bir kitap değil, bir neslin kültüre sahip çıkma çabasının, gazetecilik idealizmi ile tarih sevgisinin buluştuğu somut bir abidedir. Ben de esasen bu nadide eserin bekçisi olarak, kitabın fiziki varlığını değil, "Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun" diyen o büyük ruhun hakiki vatanına dair yazılmış en sarsıcı ve belgesel savunmayı muhafaza ediyorum.
Bu hem Yunus Emre hem de onun bu topraklardaki sesi olmayı görev edinmiş Sıtkı Soylu için en anlamlı vefalardan biri olsa gerektir… Ruhları Şad olsun…
•
21.10.2025 Günlü Yazımızda, Prof. Dr. Hayrettin İVGİN’in Kaleme Aldığı “Yunus Emre, Araştırmalar- Belgeler- Yazılar” Kitabı Tanıtılacaktır.
Ekleme
Tarihi: 16 Kasım 2025 -Pazar
KÜLTÜR YAZILARI... KAPAĞI AÇILAN KİTAP: YUNUS EMRE -Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler-II | 15 Kasım 2025| Yazar: Sıtkı SOYLU | Tanıtım: Hilmi DULKADİR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.