KİTAP TANITIMI: İdris Sabih Gezmen "Ebedî Hâdim-ü'l - Haremeyn"| Yazan: Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat | Tür: Araştırma-İnceleme | Yayınevi: Karakum | Yayın Yılı: 1 Mart 2021 | İsteme adresi: http://www.karakumkitap.com/| Tanıtan: Hilmi DULKADİR |11 Ekim 2025|
•
"Metinde geçen Haremeyn-i Şerîfeyn" ifadesi, Osmanlı belgelerinde genellikle Mekke ve Medine'yi kastetmek için kullanılırdı. Ancak tarihî süreçte, Kudüs ve Halil şehirleri de bu şekilde anılarak kutsal mekânlar ailesine dahil edilmiştir. Bendeniz bu yazıyı yazarken her satırda Haremeyn’in manevi ağırlığını hissettim; yüreğim burkuldu. H.D."
•
Yazar Hakkında:
Tokat İlk Öğretmen Okulu’nda arkadaşım olan Nazım Hikmet Polat, edebiyat alanındaki çalışmalarıyla bilim çevrelerinin en saygın isimlerinden biri haline gelmiştir. 28 kitabı yayınlanmıştır. O, "eser" ortaya koymakla kalmamış; konferansalar vermiş, bilgi şölenlerinde tebliğler sunmuş, onlarca yüksek lisans, doktora öğrencisi yetiştirmiş, Türk kültür ve Edebiyatına nice akademik şahsiyetler kazandırmıştır. Öğrencileri arasında profesör unvanı alanlar vardır. Çeşitli bilim, kültür ve sanat dergilerinde şiir, hikâye, makale ve benzeri kalem tecrübeleri yayımlanmış, 26 yıldır çıkarmakta olduğu "Türklük Bilimi Araştırmaları" adlı uluslararası hakemli bilimsel dergi, hâlen yayın hayatını sürdürmektedir.
Kendisi ile özdeşleşen "Ömer Seyfettin" konulu yazı ve kitapları bulunmaktadır. Ömer Seyfettin’in eski harfli gazete ve dergilerde kalmış bütün şiir ve hikâyelerini, dil, edebiyat ve fikir yazılarını derleyip kitaplaştırmıştır. Kendisi: "Ömer Seyfettin ile ilgili çalışmam son nefesime kadar sürecektir," diyor.
•
Yazarın Ele Aldığımız Kitabı: "Ebedî Hâdim-ü'l-Haremeyn" İdris Sabih
"Ebedî Hâdim-ü'l-Haremeyn" İdris Sabih (1890/18 Mart 1950), yazarının ifadesi ile "hakkında bilgi kaynakları pek sınırlı" kalmıştır. Elde edilen kaynaklara göre o, iptidai, rüştiye ve idadi tahsilini Darüşşafaka'da yaparak mezun olmuş, 1910 yılında hukuk fakültesine girmiş, diploma almasına iki ay kalmışken seferberlik ilan edilince silah altına alınmış, Hicaz Kuvve-i Seferiye Kumandanlığı Erkânı Harbiyesi'nde görevlendirilmiştir. Orta boylu, nazik, hassas bir genç olarak tanınır. Asıl adı Mehmet Sabih iken o, takma adı İdris Sabih ile tanınmıştır.
Dünya Savaşı süresince pek çok silah arkadaşının şehadeti yanında kardeşini de Çanakkale'de aldığı yaradan dolayı kaybettiğini öğrenince sarsılmış, yazarın ifadesiyle, "Alevden mısralar" denilen o meşhur şiirini yazmıştır.
•
O kadar yandı mı bağrın ey çocuk?
Ecelin sunduğu şerbeti içtin!
Sırayı saygıyı unuttun çocuk,
Sebep ne ağandan ileri geçtin.
•
Hani analar der ya "sen ölme ben öleyim," böyle bir yürek yangınıdır şairin terennüm ettiği…
Hicaz'da "Medine Müdafii"/"Çöl Kaplanı" olarak tanıdığımız Hicaz Cephesi kumandanı Fahrettin Paşa'nın hususi kâtibi olur. Fahrettin Paşa, Mondros Mütarekesi imzalandığında Medine'yi İngilizlere teslim etme emri almış, fakat emre uymamış, Medine'yi müdafaaya devam etmiş ancak bir ihanet sonucu esir düşmüştü. Onun gibi esir düşen şairimiz İdris Sabih de Mısır'a gönderilecek ilk kafilede yerini almıştır. Arkadaşı Naci Kâşif der ki:
-O Medine için aceleyle çok yanık bir mersiye yazmıştı. "Dünya ve Ahiret Efendimize" başlıklı şiiri deve kafilesinde hep bir ağızdan, ağlamaklı, bu mersiyeyi söyleyerek, ilerledik.
•
Bir ulu’l-emr idin emrine girdik
Ezelden biatlı hakanımızsın.
Er idik sayende murada erdik
Dünya ve âhiret sultanımızsın.
Unuttuk İlhan’ı Kara Oğuz’u
İşledik seni göz bebeğimize
Bağışla ey şefi’ kusurumuzu
Bin küsûr senelik emeğimize!
…
Yapamaz Ertuğrul evlâdı sensiz
Can verir canandan geçemez Türkler
Ebedî hâdim-ül hâremeynimiz
Ölsek de Ravza'nı ruhumuz bekler.
•
Bu şiir, çöküş anında yükselen bir iman çığlığıdır. Kızgın çöl kumlarında, esaret zincirleri içinde, tarihin en ağır kaybının ardından yazılmış bir yürek yangınını anlatır.
Esirlerin İtilaf Devletlerinin Kahire'de kurduğu kamplarda çok zor günler geçirdiği, ceza vermek üzere bütün gün güneşin altında bekletildikleri, güneş battıktan sonra hiçbirinin gözlerinin görmediği, gören gözlerin diğerlerini arkasına alıp 50-60 kişilik gruplar halinde birbirine tutunarak tuvalete, abdest almaya gidebildikleri, sularına şap atıldığı böylece zürriyetlerinin köreltilmeye çalışıldığı, hastaneye gidecek olanların Ermeni doktorlara verildiği, böylece binlercesinin gözlerinin oyularak çıkarıldığını öğreniyoruz.
Şairimiz, Kahire yakınlarındaki Tura, Seydibeşir, İskenderiye kamplarında "Kafes, Bâdiye [çöl], Nilüfer, Işık, Tan, Yarın" adlı dergilerin yayımlanmasında sorumlu müdür veya başyazar olarak yer alıyor. Arkadaşı Naci Kâşif ile taş baskılı 2-8 sayfalık dergi-gazete çıkarıyorlar, esir Türkleri vatandan haberdar etmek, onların yaşama tutunmalarına destek vermek gibi gaye güdülüyor.
Ne var ki bu yayınların İngiliz sansürleri ile uzun ömürlü olmadıkları, kimi sayıların boş (yazısız) çıktığı da görülüyor.
Şairimizin, "Kafes" adının ne denli bir kahırlanma çağrıştırdığı, ardından çıkarılan "Işık"ın, ümit, "Tan"ın, ümidin yakın olduğu gibi anlam yüklenecek dergilerde imzasının olduğu görülüyor.
Mondros Mütarekesi ile esirlerin terhis işlemi başladığında Fahrettin Paşa Mondros Mütarekesini tanımadığını bildirince, mahiyetindekilerle beraber terhis işlemleri gerçekleşmemiş, bu nedenle şairimizin İstanbul'a dönüşü 1920 yılını bulmuştur. 1922 yılında Fahrettin Türkkan Paşa Kâbil Elçiliğine atanınca daha önce beraber oldukları Şairimiz de "kâtip" olarak yanında yer almıştır.
Hayatının zorlu yıllarını kısaca özetlemeye çalıştığımız şairin kalan ömrünü 26 yıllık Hariciye görevini nasıl geçirdiği kitapta görülecektir.
•
Gelelim Şairliğine:
Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat, Ömer Seyfettin Külliyatı'nı neşretti. Muhtemeldir, burada İdris Sabih için Ömer Sefeddin'in bir mektubunda "Heceyi en iyi kullanan şairler" arasında sayması dikkatini çekti.
Hakkında derli toplu ilk çalışmayı gerçekleştiren Prof. Dr. Nazım H. Polat, şairin 1911-1926 tarihleri arasında yayımlanmış 33 şiirini tespit etmiştir.
Şairin, 36 yaşında kalemi elinden bıraktığını belirtir. Yine de 58 kalem tecrübesi olduğu, bunların 33'ünün manzum olması nedeniyle onu "şair" olarak kabul ettiğini belirtir.
Yazarımızın tespitine göre İdris Sabih'in sanat hayatı şiirle, (Denize karşı) başladı, şiirle (Marmara'ya) son buldu. Bunların ikisi de denizle ve İstanbul'la ilgilidir.
•"Deniz'e Karşı"dan bir dörtlük
….
Şu sadefler, şu necm-i bahrîler:
İki eldir ki titreşir muğber,
Pembe tırnaklarından ayrılarak
Üşümüşler mi? Kim bilir ne sıcak,
Ne kadar nazlı bûseler bekler!
…
Prof. Dr. Nazım H. Polat hocamız, sade bir araştırma çalışması yapmamış, şairimizin, edebiyatımızda ne denli önemli bir yere sahip olduğuna dair iddiasını ortaya koymak adına adeta şifrelenmiş şiir, yazı, mektup her türlü belge üzerinde bütün bir gayretini, gururla gözlemlediğimiz ilim adamı titizliğini ortaya koymuştur.
Prof. Dr. Nazım H. Polat Hoca, İdris Sabih'in şiirlerini, nazım şekli, yapı ve ahenk, vezin ve şairin neşirliğini de ele alarak sanat yönünü ortaya koyarken, onun fikir dünyası ve diğer tüm eserlerine yer vermiştir.
Genç neslin kitabın okur kitlesini oluşturması temennisiyle şairimizin Kırmızı -Beyaz şiirinin ilk dörtlüğü ile sözü sonlandıralım:
•
Beyaz ve kırmızı ey beklenen tulû'-şafak!
O bir vakit kanayan kalbi, ağlayan bayrak
Bütün muhabbet-i rûhuyla şimdi çırpınarak
Bu şanlı orduların sanki titrer üstüne bak!
Beyaz ve kırmızı nûrunla fecr-i hürriyet!
Boğulsun, artık açılsın şu müstebit zulmet
Değil şu toprak, o yalnız, hilâl ve zühre bulur
Senin cenâh-ı himâyende bir miâd-ı huzûr!
•
İdris Sabih’in şairliği yanında sarsılmaz karakter sahibi bir fikir ve ülkü adamı olduğu da vurgulanmalıdır.
•
Not: Nazım Hikmet Polat’ın yayınlanmış kitapları:
1. Şahabettin Süleyman (1987), 2. Müdafaa-i Milliye Cemiyeti (1991), 3. Külliyatına Girmemiş Yazılarıyla Ömer Seyfettin (1988), 4. Türk Çiçek ve Ziraat Kültürü Üzerine Cevat Rüştü’den Bir Güldeste (2001), 5. Bir Jöntürk’ün Serüveni - Dr. Şerafettin Mağmumi’nin Hayatı ve Eserleri (2002), 6. Rübâb Mecmuası ve II. Meşrutiyet Dönemi Türk Kültür, Edebiyat Hayatı (2005), 7. Eski ile Yeni Arasında Mütevellizâde Ömer İhyâ (2005), 8. Bir Osmanlı Doktorunun Seyahat Anıları- Dr. Şerafettin Mağmumî Avrupa Seyahat Hatıraları (2008, H. Fedai ile), 9. Taşrada Bir Meş’ale Şeref Gürbüz (2009), 10. Anadolu ve Suriye’de Seyahat Hatıraları-Dr. Şerafeddin Mağmumî (2010), 11. Bütün Hikâyeleri-Ömer Seyfettin (2011), 12. Bir Jöntıirk’ün Şiir Dünyası -Tarsusîzade Münif ve Şiirleri -I (2011, R. Karabulut ile), 13. II. Meşrutiyet Dönemi Türk Edebiyatı (2012, H. Argunşah ile), 14. Yenileşme Devri Türk Edebiyatından Çizgiler (2012), 15. Tanzimat Sonrası Türk Kültür Hayatından Yansımalar (2012), 16. Yöntem Bilgisi Açısından Osmanlı Dönemi Edebiyat Tarihleri (2013, Apaydın, Haykır, Borsokeyeva vd. ile), 17. Üç Güzeller Masalı (2013), 18. Kitapname (2013), 19. Birlik –Sivas Türkocağı’nın Mecmuası- (2014, Ayata, Bozdoğan, Haykır ile), 20. Şair Ömer Seyfettin - Bütün Şiirleri İle- (2014), 21. Udmî Efendi ve Şükûfenâme’si (2015), 22. Türklerde Ziraat Kültürü - Cevat Rüştü (2016), 23. Ömer Seyfettin Bütün Nesirleri (2016), 24. Ömer Seyfettin Hikâye Külliyatı (Ötüken Yay., 8 c., 2016-2020), 25. İdris Sabih Gezmen (2021), 26. Tevfik Fikret -Bütün Eserleri (2021). 27. Yöntem Bilgisi Türk Edebiyatı Tarihleri (2024, doktora öğrencileri ile), 28. Bir Filistin Romanı: Cemal Mukbil -Çöl ve Serap (2024).
•
KİTAP TANITIMI: | Tatar Türklerinin Gelenek ve Görenekleri | Yazan: Çulpan Zaripova Çetin| Tür: Etnografya |18 Kasım 2025|