SON YÖRÜK SULTAN ANA -I-
*
“Bu çalışmada Osman Şahin’in Son Yörük adlı eserinde yer alan ‘Sultan Ana’ öyküsü, yazarın özgün üslubuna saygı gözetilerek tarafımızca yorumlanmış ve tematik çözümleme amacıyla yeniden ele alınmıştır.” (Tematik çözümleme: Bir metni, olayı, söylemi ya da araştırma verisini konu, tema veya anlam birimleri üzerinden inceleme yöntemidir).
*
Bölüm: I
Kadim Bir Sesin Yankısı:
Sözlü kültür, binlerce yıl boyunca insanlığın en güvenilir hafıza mekânı olmuştur. Bu bağlamda “her ritüel, tekrara dayalı olarak üretilen davranışlardır” (Köse, 2021, s. 57), her efsane, her türkü, bellekte taşınan bir hazine gibidir.
Mersinli yazar Osman Şahin’in “Son Yörük” (Şahin, 2002) kitabında karşımıza çıkan “Sultan Ana” da işte bu belleğin en görkemli taşıyıcılarından biridir.
95 yaşındaki Sultan Ana’nın yaşamı boyunca bir öykünün kahramanı olmaktan öte; o, doğa ile insan arasındaki unutulmaz sözleşmenin yaşayan tanığı olmuştur.
Sultan Ana’nın sesi, yüzyılların derinliğinden gelir. Onun bakışlarında Torosların sedir ağaçları, yürüyüşünde keçilerin inatçı adımları, türkülerinde obaların dağlara savurduğu çığlıklar vardır. Ritüel anlatı, işte burada başlar: İnsanla doğa arasındaki bağın, kutsal bir alışverişin yankısıdır Sultan Ana.
*
Doğanın Dilini Bilen Kadın:
Sultan Ana’nın kişiliği, dağlarla kurduğu ilişkinin bir izdüşümüdür. Torosların yükseklerinde, bulutların ve yıldızların gölgesinde büyümüş; hayatını kıl çadırların, keçi sürülerinin, dağ pınarlarının ritmine göre kurmuştur. O, doğayı bir düşman ya da sınav olarak görmez; doğa onun için öğretmen, sırdaş ve şifacıdır.
Keçilerle konuşması, kurtlarla hesaplaşması, kuşların dilinden anlaması; onun ritüel bilgisinin parçalarıdır. Bugünün rasyonel aklı için şaşırtıcı görünse de bu doğa bilgeliği, binlerce yılın deneyimiyle süzülmüş bir kültür kodudur.
*
Hayvanlarla Kutsal Ortaklık:
Yörük kültüründe hayvan bir geçim kaynağı olarak görülmez; ruhun bir yoldaşı, doğa ile kurulan köprünün canlı tarafıdır. Sultan Ana’nın öyküsünde keçiler, sürü değil, onlar birer aile ferdidir.
Onlarla konuşur, onlara isimler verir, hırçınlığını, hastalıklarını paylaşır.
Bu ilişki, ritüel bir düzlemde okunmalıdır. Çünkü hayvanlarla kurulan bağ, gündelik değil, aynı zamanda kutsaldır. Keçinin sütü, koyunun yünü, atın nefesi… Hepsi doğanın insana sunduğu armağanlardır.
Sultan Ana, bu armağanların şükrünü hem davranışlarıyla hem de ritüelleriyle eda eder ve bizlere gösterir.
*
Zamanı Mülk Edinen Kadın:
Sultan Ana’nın en çarpıcı sözlerinden biri şudur: “Benim mülküm zamandır.” Bu ifade, O yaşlı kadının sözleri değil; konar göçer kültürün felsefesinin de özüdür.
Yörükler için toprak geçicidir, çadır sökülür, oba göçer; dağ yolları değişir. Fakat zaman, göçebe insanın en büyük yurdudur.
Sultan Ana, işte bu bilgelikle yaşamıştır. Ona göre zenginlik, toprağa sahip olmak değil, zamanı hakkıyla yaşayabilmektir.
Bu anlayış, günümüz modern insanına bir hatırlatma gibidir. Beton binaların, tapulu mülklerin, dijital hızın arasında unuttuğumuz bir gerçeği fısıldamaktadır: Asıl mülk, zamandır. Ve zamanı onurlu, doğayla uyumlu bir şekilde yaşamak, en büyük ritüeldir.
*
Kadınlığın Gücü ve Sözün Ağırlığı:
Sultan Ana’nın hikâyesinde kadın olmak, biyolojik bir gerçeklik olarak da görülmemelidir. Kadın, kültürel bir güçtür. O hem ana hem şifacı hem de bir yol göstericidir. Konar göçer toplumlarda kadınların doğum ritüellerinden, obanın karar mekanizmalarına kadar pek çok yerde belirleyici olduklarını hatırlatan bir bilge kişiliktir.
Sözünün ağırlığı, yaşının ve deneyiminin ötesinde, doğayla kurduğu bağdan beslenmiştir. O, dağın bilgeliğini taşır, keçilerin hırçınlığını bilir, suyun yolunu okur. Bu nedenle söyledikleri, bireysel tecrübeleri değil; kolektif hafızanın, ritüel bilincin dışavurumudur.
Sonuç: Bir Ritüelin İçinde Yaşayan İnsan:
Sultan Ana, belirttiğimiz gibi, bir kişi değil; bir kültürün yaşayan ritüelidir. Onun varlığı, konar göçerliğin son halkasını, doğanın insan üzerine bıraktığı son yansımalarını taşır.
Ödüllü yazar Osman Şahin’in kalemiyle ölümsüzleşen Sultan ana, aslında bütün bir kültürün kaybolan kodlarını kayda geçirir.
*
(Bu bölümde, Sultan Ana’nın kişiliğini, doğayla ve hayvanlarla kurduğu ritüel ortaklığı öne çıkarılmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde ise doğum, kadınlık, ölüm ve doğa inancı etrafındaki ritüellere odaklanacağız).
*
Kaynakça
Köse, S. (2021). Ritüel Bellek. Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 14(33), 57-70. https://doi.org/10.12981/mahder.844986
Şahin, O. (2002). Son Yörük (3. b.). Berfin Yayınları.
*
PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI- 32: 04 Eylül 2025
SON YÖRÜK SULTAN ANA - :II