*        Konuttan Camiye: Bir Şehrin Sosyal Dokusunu İnşa Etmek *        Merhum Sabahattin Çakmakoğlu, Mersin'deki kamusal hizmet anlayışını, resmi binalarla sınırlı tutmamış, şehrin çalışanlarının ve sakinlerinin günlük hayatını iyileştirecek projelere de büyük önem vermiştir. Kamu personelinin, özellikle de dar gelirli öğretmen, polis ve memurların rahat ve düzgün koşullarda yaşayabilmeleri için konut ihtiyacını hiç ihmal etmemişti. Bu kapsamda, Akbelen'deki "Güney Kent" projesi (Gimem, buradaki yer seçiminde beraberdik) ile Osmaniye ve Yenişehir Pozcu semtlerinde hatırı sayılır sayıda memur lojmanı yapılmasını sağlamıştı.        Bu lojmanlar, daha büyük bir şehircilik hamlesinin parçasıydı. Belediye Başkanı Okan Merzeci'nin başlattığı, ortalama iki yüz bin nüfusu barındırması planlanan "Güney Kent Projesi" bir uydu kent niteliğindeydi ve Çakmakoğlu'nun valiliği döneminde hızla yükseliyordu. Proje, büyüklüğüne uygun altyapı tesisleriyle birlikte ilerliyor, biten bölümler ise uygun ödeme kolaylıkları ve belirlenmiş fiyatlarla ihtiyaç sahibi alıcılara teslim edilerek hemen kullanıma açılıyordu.        Bu proje, Mersin'in batıya doğru modern bir şekilde büyümesinin temel taşlarından biri oldu.        Şehrin turizm ve konaklama alanındaki en önemli atılımlarından biri de yine bu döneme rastlar. Akdeniz'e nazır, bir bölümü denizin doldurulmasıyla kazanılan ve vilayetin sembolik bir hisseyle destek olduğu seçkin bir arazi üzerinde, Mersin Hilton Oteli’nin temeli atıldı. Dünyanın birçok ülkesinde tanınan bu önemli turistik otel zincirinin, İstanbul ve Ankara'dan sonra Anadolu'ya açılan ilk temsilcisini Mersin'e kazandırmak, Çakmakoğlu'nun vizyonerliği ve girişimciliği sayesinde başarılmıştı. Bu otel, bir konaklama tesisi olmakla birlikte, Mersin'in uluslararası bir turizm ve iş merkezi olma yolundaki iddiasının da simgesi haline geldi.        Mersin'in batıya doğru, modern şehircilik kurallarına uygun olarak genişlediği Yenişehir Pozcu Semti'nde ise, artan nüfusun önemli bir ihtiyacı gündeme geldi: hatırı sayılır büyüklükte bir cami eksikliği. Bu eksikliği giderme görevi, hayır işlerinde isim yapmış olan Karadeniz İnşaat Firması'nın sahibi, rahmetli İbrahim Şimşek ve arkadaşlarının kurduğu "Muğdat Camii Yaptırma Derneği" tarafından üstlenilmişti.        Çakmakoğlu, bu kutsal projeyi içtenlikle benimsedi ve destekledi. Cami için arsa arayışında, hazineye ait geniş ve boş bir arazinin tahsisi konusunda çözüm üretti. Şehir imar planında gerekli değişiklik ve düzenlemelerin yapılması için Belediye Başkanı Okan Merzeci'den ricada bulunulmasıyla süreç hızlandı ve cami inşaatı için uygun arsa sağlanmış oldu.        Hayata geçirilen proje, beklentilerin de ötesinde, görkemli bir eser oldu. Çakmakoğlu anlatımında hafızasında kaldığı kadarıyla, caminin on bin kişinin topluca ibadet edebileceği, üç katlı, kapalı bir mekâna sahip olacağını belirtmektedir. Modern bir "külliye" niteliğindeki bu yapı, gasil hanesi, konferans salonu, aşevi, misafirhane ve sağlık ocağı gibi ek tesislerle tamamlandı. Cami binası dışında, gelir getirici dükkanlar da inşa edilmişti.        Caminin Ankara Kocatepe Camii'ni hatırlatan, her biri üç şerefeli dört minaresi, 81 metrelik uzunluklarıyla adeta göğü kucaklıyor ve o dönem için Kocatepe'nin minarelerinden daha yüksek olduğuyla da gurur duyuluyordu. Muğdat Camii, nihayetinde düzenlenen güzel bir törenle halkın ibadetine açılarak, Çakmakoğlu ve ekibine nasip olan büyük bir hizmet ve mutluluk vesilesi oldu. Bu eser, onun idaresinde maddi değil, manevi ve sosyal dokunun da nasıl inşa edildiğinin bir abidesi olarak Mersin silüetindeki yerini almış oldu. • 23.11.2025 |BİR VALİNİN İZİNDE: SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU’NU ANMAK -X- | Anamur'dan Taşucu'na: Kırsal Kalkınma ve Turizm Hamlesi.