Hilmi Dulkadir
Köşe Yazarı
Hilmi Dulkadir
 

KÜLTÜR YAZILARI... KAPAĞI AÇILAN KİTAP: YUNUS EMRE -Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler-I

| KAPAĞI AÇILAN KİTAP: YUNUS EMRE -Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler-I |Yazar: Sıtkı SOYLU | Tür: Araştırma-İnceleme | Yayınevi: Lârende/ Karaman | Yayın Yılı: 1965 | Sayfa Sayısı: 82 | Tanıtım: Hilmi DULKADİR | 08 Kasım 2025| • Sıtkı Soylu'nun Yunus'a Adanmış Ömrünün Yadigârı:        Yazar Hakkında: Sıtkı Soylu, 1927 yılında Mut’ta doğmuş, 28 Mart 2001 tarihinde vefat etmiştir.        1949 yılında Gaziantep’te günlük “Akyol” akşam gazetesini yayımlamaya başlayan Soylu, 1960 yılında, Karaman’a gelerek “Yeni Karaman” adlı gazeteyi yayımlamaya başlamıştır. Bu gazetenin 1967 yılında kapanmasından sonra, sahipliğini de üstlendiği günlük “Haber” gazetesini çıkartmıştır. 1972’de Mut Belediyesi Elektrik İşletmesi Müdürü olarak memuriyete dönmüş, 1974’de de Mut’ta ilk matbaayı kurmuş, 1975’ten itibaren “Mut’tan Haber” adlı gazetenin yayınını başlatmıştır.         Yayınlanan 6, yayınlanmaya hazır 3 kitabı bulunan Soylu’nun geleneksel Türk Seyirlik Oyunları konusunda çalışmaları da olmuştur. 1975 yılında düzenlenen “Uluslararası Karacaoğlan Semineri” ile Mut’tan başka Ankara ve İstanbul’da, Mut yöresi Seyirlik Oyunlarının sergilenmesini sağlamıştır.        Yazar Sıtkı Soylu, benim kültürel gelişimim üzerinde büyük etkisi olan bir üstadımdır. • Giriş:         Bu yazı, kişisel vefa borcu ve kültürel bir mirasın hikayesidir. Amacım, 28 Mart 2001’de aramızdan ayrılan, benim kültürel ve fikri gelişimim üzerinde büyük çaplı emeği geçmiş, üstadım, Sıtkı Soylu'ya bir nebze olsun layık olabilmektir. •        Sıtkı Soylu, 1981 yılında, okumam için bana uzattığı sözünü edeceğim küçük, cep boyutundaki kitabı – “Yunus Emre- Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler” – adını taşıyor (Soylu, 1965).        Bu kitap, onun Yunus Emre ve Karaman sevgisinin, titiz bir gazeteci olarak hakikate adanmışlığının somut bir nişanesidir.        Bugün, büyük bir ihtimalle kütüphanelerde ve başka şahıslarda pek az bulunan bu nadide yadigâr, artık bana kalan en kıymetli fikir mirasıdır.        Bu yazıyı yazma ihtiyacını hissetmemin nedeni ise şudur: Üstadım Sıtkı Soylu, bu 82 sayfalık küçük boy kitap çalışmasında bizimle bir mezarın tartışmasını yapmıyor. O, bizlere çok daha değerli bir şey öğretiyor: “Bir kültür hazinesine nasıl sahip çıkılır, menkıbelerin sisli perdesi tarihi belgelerle nasıl aralanır ve Anadolu'nun ruhunu anlamak için toprağın hafızasına nasıl kulak verilir?”        Siz okuyucularımın "Bu tartışmalar da nereden çıktı?" diye soracaklarını sanıyorum. Elbette, bu çok doğal. İşte cevabı:        Bu tartışmalar, bir sahiplenmenin ve kaybolmaya yüz tutmuş bir hafızayı diriltme çabasının ta kendisidir.        Sıtkı Soylu'nun varlığı artık aramızda değil, ama onun bana emanet ettiği bu kitap ve içindeki fikir, bir meşale gibi yanmaya devam etmektedir.        İşte, bu iki kısa bölümlü yazı dizisi, o meşalenin ışığında, üstadımın açtığı yolda, onun çok sevdiği Yunus Emre'yi ve onun gerçek kimliğini anlamaya dair bir yolculuk olacaktır.        Siz değerli okuyucularımı, bu anlamlı yolculukta bana eşlik etmeye davet ediyorum. •        Yunus'u Anlamak İçin Önce Yıkılanı Anlamak: Karaman'ın Kayıp Hafızası        Sıtkı Soylu, bize Yunus'u anlatmaya, Yunus'un değil, onun izlerinin silinmeye çalışıldığı bir tarihsel trajediyi anlatarak başlamaktadır: Tarih, 1472 Karaman'ının düşüşü…        Bu, sıradan bir fetih değil, sistematik bir kültürel hafıza silinmesidir. • Bir İntikamın Anatomisi: Rum Mehmet Paşa Faktörü        Yazar, Fatih Sultan Mehmet'in Hristiyan Bizans'a gösterdiği hoşgörüyle, Müslüman Karaman'a reva görüleni karşılaştırır ve Rum asıllı vezir Rum Mehmet Paşa'nın, adeta Bizans'ın intikamını Müslüman bir beldeden aldığını anlatır.        Buradaki vurgu, siyasi bir tasfiyede olmayıp, o vurgunun bir medeniyetin hafızasının hedef alınmasındadır. Şehirdeki kütüphanelerin, belgelerin, vakfiyelerin yakılıp yıkıldığını, "vesaik namına dahi bir şey bırakılmadığını" vurgulamasıdır. • Bu Yıkım Neden Bu Kadar Kritik?        Soylu'nun temel tezlerinden biri tam da burada yatmaktadır:        Bugün Anadolu'nun onlarca farklı yerinde Yunus Emre'ye ait olduğu iddia edilen makamların ortaya çıkmasının ve kesin bir belgenin olmamasının kökleri, bu tarihsel kıyımda saklıdır.        "Gedik Ahmet Paşa kuvvetleri biraz daha insaflı olabilseydi," der "bugün elimizde Yunus hakkında ciltler dolusu vesika olacak, onun mezarı için didişmeyecektik" (s.4).        Bu ifade, kitabın ruh halini özetliyor: Kayıp bir hafızanın acısını duymak ve onu ihya etme çabasını da… • Yunus'un Filizlendiği Zemin: XIII. Yüzyıl Anadolu'sunun Kültür Savaşları        Soylu, okuru daha sonra Yunus'un doğduğu çağa götürecektir. Ama önce burada çarpıcı bir kültürel kutuplaşma resmi çiziyor:        “Fars Kültürünün Hakimiyeti:” Bir tarafta, sarayında Farsça konuşulan, şairlerinin Farsça yazdığı bir Selçuklu Konya'sı.        “Türkçenin İsyanı:” Diğer tarafta ise, 1277'de "Bugünden sonra divanda, dergâhta, bargâhta Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır!" diye haykıran Karamanoğlu Mehmet Bey.        Soylu, bu fermanla Yunus'un şiirleri arasında doğrudan bir bağ kurmaktadır. Ona göre Yunus, tasavvufi bir öğretiden öte, o aynı zamanda milli bir dil ve kimlik inşasının da mimarıdır. Ve bu kimliğin yeşerebileceği tek toprak, o dönem için, Türkçeyi resmi dil ilan eden Karaman coğrafyasıdır.   Kaynakça Soylu, S. (1965). Yunus Emre Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler. Larende Basımevi. • | 15 Kasım 2025 | KAPAĞI AÇILAN KİTAP: YUNUS EMRE -Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler-II | Yazar: Sıtkı SOYLU | İnanç Haritasında Yunus'u Arayış: Bektaşi Efsanesinin Yıkılışı |
Ekleme Tarihi: 09 Kasım 2025 -Pazar

KÜLTÜR YAZILARI... KAPAĞI AÇILAN KİTAP: YUNUS EMRE -Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler-I

| KAPAĞI AÇILAN KİTAP: YUNUS EMRE -Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler-I |Yazar: Sıtkı SOYLU | Tür: Araştırma-İnceleme | Yayınevi: Lârende/ Karaman | Yayın Yılı: 1965 | Sayfa Sayısı: 82 | Tanıtım: Hilmi DULKADİR | 08 Kasım 2025|
Sıtkı Soylu'nun Yunus'a Adanmış Ömrünün Yadigârı:
       Yazar Hakkında: Sıtkı Soylu, 1927 yılında Mut’ta doğmuş, 28 Mart 2001 tarihinde vefat etmiştir.
       1949 yılında Gaziantep’te günlük “Akyol” akşam gazetesini yayımlamaya başlayan Soylu, 1960 yılında, Karaman’a gelerek “Yeni Karaman” adlı gazeteyi yayımlamaya başlamıştır. Bu gazetenin 1967 yılında kapanmasından sonra, sahipliğini de üstlendiği günlük “Haber” gazetesini çıkartmıştır. 1972’de Mut Belediyesi Elektrik İşletmesi Müdürü olarak memuriyete dönmüş, 1974’de de Mut’ta ilk matbaayı kurmuş, 1975’ten itibaren “Mut’tan Haber” adlı gazetenin yayınını başlatmıştır.
        Yayınlanan 6, yayınlanmaya hazır 3 kitabı bulunan Soylu’nun geleneksel Türk Seyirlik Oyunları konusunda çalışmaları da olmuştur. 1975 yılında düzenlenen “Uluslararası Karacaoğlan Semineri” ile Mut’tan başka Ankara ve İstanbul’da, Mut yöresi Seyirlik Oyunlarının sergilenmesini sağlamıştır.
       Yazar Sıtkı Soylu, benim kültürel gelişimim üzerinde büyük etkisi olan bir üstadımdır.
Giriş: 
       Bu yazı, kişisel vefa borcu ve kültürel bir mirasın hikayesidir. Amacım, 28 Mart 2001’de aramızdan ayrılan, benim kültürel ve fikri gelişimim üzerinde büyük çaplı emeği geçmiş, üstadım, Sıtkı Soylu'ya bir nebze olsun layık olabilmektir.
       Sıtkı Soylu, 1981 yılında, okumam için bana uzattığı sözünü edeceğim küçük, cep boyutundaki kitabı – “Yunus Emre- Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler” – adını taşıyor (Soylu, 1965).
       Bu kitap, onun Yunus Emre ve Karaman sevgisinin, titiz bir gazeteci olarak hakikate adanmışlığının somut bir nişanesidir.
       Bugün, büyük bir ihtimalle kütüphanelerde ve başka şahıslarda pek az bulunan bu nadide yadigâr, artık bana kalan en kıymetli fikir mirasıdır.
       Bu yazıyı yazma ihtiyacını hissetmemin nedeni ise şudur: Üstadım Sıtkı Soylu, bu 82 sayfalık küçük boy kitap çalışmasında bizimle bir mezarın tartışmasını yapmıyor. O, bizlere çok daha değerli bir şey öğretiyor: “Bir kültür hazinesine nasıl sahip çıkılır, menkıbelerin sisli perdesi tarihi belgelerle nasıl aralanır ve Anadolu'nun ruhunu anlamak için toprağın hafızasına nasıl kulak verilir?”
       Siz okuyucularımın "Bu tartışmalar da nereden çıktı?" diye soracaklarını sanıyorum. Elbette, bu çok doğal. İşte cevabı:
       Bu tartışmalar, bir sahiplenmenin ve kaybolmaya yüz tutmuş bir hafızayı diriltme çabasının ta kendisidir.
       Sıtkı Soylu'nun varlığı artık aramızda değil, ama onun bana emanet ettiği bu kitap ve içindeki fikir, bir meşale gibi yanmaya devam etmektedir.
       İşte, bu iki kısa bölümlü yazı dizisi, o meşalenin ışığında, üstadımın açtığı yolda, onun çok sevdiği Yunus Emre'yi ve onun gerçek kimliğini anlamaya dair bir yolculuk olacaktır.
       Siz değerli okuyucularımı, bu anlamlı yolculukta bana eşlik etmeye davet ediyorum.
       Yunus'u Anlamak İçin Önce Yıkılanı Anlamak: Karaman'ın Kayıp Hafızası
       Sıtkı Soylu, bize Yunus'u anlatmaya, Yunus'un değil, onun izlerinin silinmeye çalışıldığı bir tarihsel trajediyi anlatarak başlamaktadır: Tarih, 1472 Karaman'ının düşüşü…
       Bu, sıradan bir fetih değil, sistematik bir kültürel hafıza silinmesidir.
Bir İntikamın Anatomisi: Rum Mehmet Paşa Faktörü
       Yazar, Fatih Sultan Mehmet'in Hristiyan Bizans'a gösterdiği hoşgörüyle, Müslüman Karaman'a reva görüleni karşılaştırır ve Rum asıllı vezir Rum Mehmet Paşa'nın, adeta Bizans'ın intikamını Müslüman bir beldeden aldığını anlatır.
       Buradaki vurgu, siyasi bir tasfiyede olmayıp, o vurgunun bir medeniyetin hafızasının hedef alınmasındadır. Şehirdeki kütüphanelerin, belgelerin, vakfiyelerin yakılıp yıkıldığını, "vesaik namına dahi bir şey bırakılmadığını" vurgulamasıdır.
Bu Yıkım Neden Bu Kadar Kritik?
       Soylu'nun temel tezlerinden biri tam da burada yatmaktadır:
       Bugün Anadolu'nun onlarca farklı yerinde Yunus Emre'ye ait olduğu iddia edilen makamların ortaya çıkmasının ve kesin bir belgenin olmamasının kökleri, bu tarihsel kıyımda saklıdır.
       "Gedik Ahmet Paşa kuvvetleri biraz daha insaflı olabilseydi," der "bugün elimizde Yunus hakkında ciltler dolusu vesika olacak, onun mezarı için didişmeyecektik" (s.4).
       Bu ifade, kitabın ruh halini özetliyor: Kayıp bir hafızanın acısını duymak ve onu ihya etme çabasını da…
Yunus'un Filizlendiği Zemin: XIII. Yüzyıl Anadolu'sunun Kültür Savaşları
       Soylu, okuru daha sonra Yunus'un doğduğu çağa götürecektir. Ama önce burada çarpıcı bir kültürel kutuplaşma resmi çiziyor:
       “Fars Kültürünün Hakimiyeti:” Bir tarafta, sarayında Farsça konuşulan, şairlerinin Farsça yazdığı bir Selçuklu Konya'sı.
       “Türkçenin İsyanı:” Diğer tarafta ise, 1277'de "Bugünden sonra divanda, dergâhta, bargâhta Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır!" diye haykıran Karamanoğlu Mehmet Bey.
       Soylu, bu fermanla Yunus'un şiirleri arasında doğrudan bir bağ kurmaktadır. Ona göre Yunus, tasavvufi bir öğretiden öte, o aynı zamanda milli bir dil ve kimlik inşasının da mimarıdır. Ve bu kimliğin yeşerebileceği tek toprak, o dönem için, Türkçeyi resmi dil ilan eden Karaman coğrafyasıdır.
 
Kaynakça
Soylu, S. (1965). Yunus Emre Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler. Larende Basımevi.
| 15 Kasım 2025 | KAPAĞI AÇILAN KİTAP: YUNUS EMRE -Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler-II | Yazar: Sıtkı SOYLU | İnanç Haritasında Yunus'u Arayış: Bektaşi Efsanesinin Yıkılışı |
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersindesonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.