SİTESOL1
SİTESAĞ1
Hilmi Dulkadir
Köşe Yazarı
Hilmi Dulkadir
 

KÜLTÜR YAZILARI... PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI | 37| 22 Eylül 2025

(Orcıd ID) https://orcid.org/0000-0002-4468-442X • MANAS DESTANI’NDA DOĞUM OLGUSU Öz:      Bu çalışma, Kırgız Türklerinin milli destanı olan Manas’ın, Wilhelm Radloff tarafından derlenen nüshasında yer alan doğum olgusunu, Naciye Yıldız’ın konuya dair tespit ve tahlillerinden hareketle incelemeyi amaçlamaktadır. "Çalışmanın temel argümanı, destandaki doğum anlatılarının, biyolojik bir olay olarak görülmeyip, aynı zamanda kahramanlık alametlerini, toplumsal normları, eski inanç pratiklerinin izlerini ve siyasi ilişkileri şekillendiren ‘karmaşık bir kültürel sistemi’ yansıttığıdır."      Makalede, niteliksel bir araştırma yöntemi benimsenmiş olup, destan metni kültürel tarih ve antropolojik bir okumaya tabi tutulmuştur. İnceleme sonucunda, doğumun; kanla doğma, olağanüstü gebelik süreleri gibi motiflerle kahramanın kaderini işaret ettiği, doğum sonrası gerçekleştirilen göbek bağı kesme, yıkama ve lohusa ziyareti gibi pratiklerle toplumsal bağları güçlendirdiği ve nihayet “doğum toyu” ile de toplumun tüm katmanlarını kapsayan, siyasi mesajlar içeren bir şölene dönüştüğü tespit edilmiştir. Destanın eril söyleminden kaynaklanan bir sonuç olarak, bu ritüellerin neredeyse tamamen erkek çocuklar üzerinden şekillendiği gözlemlenmiştir. •      Anahtar Kelimeler: Manas Destanı, Kırgız Kültürü, Doğum Ritüelleri, Kültürel Kodlar, Toplumsal İşlev, Naciye Yıldız. • Giriş      Türk destan geleneğinin en hacimli ve en canlı örneklerinden biri olan Manas Destanı, bir kahramanlık anlatısı olmaktan öte, içinde yaşadığı toplumun hafızasını, inanç sistemlerini, gelenek ve göreneklerini barındıran kültürel bir envanter niteliği taşımaktadır.       Wilhelm Radloff’un 19. yüzyılda derlediği nüsha, bu kültürel verilerin orijinal haline en yakın metinlerden biri olarak büyük önem arz etmektedir. Prof. Dr. Naciye Yıldız’ın Manas Destanı (W. Radloff) ve Kırgız Kültürü ile İlgili Tespit ve Tahliller adlı eseri ise (Yıldız, 2017), bu devasa metni sistematik bir şekilde inceleyerek, Kırgız kültürünün derinliklerine inmek isteyen araştırmacılar için vazgeçilmez bir kaynak oluşturmaktadır.      Bu çalışma, Yıldız’ın eserinde dağınık halde bulunan doğumla ilgili verileri, akademik bir makale çatısı altında bir araya getirerek analiz etmeyi ve yorumlamayı hedeflemektedir. Temel araştırma soruları şunlardır:       Manas Destanı'nda doğum nasıl tasvir edilmektedir? Doğumla ilgili hangi ritüel ve pratikler öne çıkmaktadır? Bu ritüellerin toplumsal, siyasi ve sembolik işlevleri nelerdir? Çalışmada, bu sorulara cevap aranacak ve destan aracılığıyla Kırgız toplumunun kültürel kodları çözülmeye çalışılacaktır.       Çalışmanın kapsamı, Radloff nüshası ve Yıldız’ın bu metne dair tahlilleri ile sınırlıdır. Niteliksel bir araştırma deseni benimsenmiş olup, veriler betimsel analiz yöntemiyle yorumlanmıştır. • a. Kahramanın Doğuşu: Olağanüstülük ve Alametler      Destan anlatı geleneğinde kahraman, sıradan bir birey olarak dünyaya gelmemiştir. Onun doğumu, gelecekte gerçekleştireceği büyük işlerin bir habercisi, kaderinin bir yansıması olarak tasvir edilir. Manas Destanı’nda bu durum, en belirgin şekliyle “kanla doğma” motifi ile karşımıza çıkar. Destan, başkahraman Manas’ı şu şekilde tasvir eder: “Anadan canı düştüğünde, Koyun bağrı gibi kara kan, Sağ elinde bulunan, … Kanlı doğan Er Manas.”      Abdülkadir İnan’ın da işaret ettiği gibi, “Büyük kahramanlar, avuçlarında kan tutup doğarlar” (Radloff, akt. Yıldız, 2017, s. 341). Ancak Yıldız’ın dikkat çektiği kritik nokta, bu motifin sadece olumlu kahramanlara hasredilmemiş olmasıdır. Semetey’e ihanet eden karakter de “kan avuçlayıp” dünyaya gelmiştir (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 341). Bu tespit, motifi yeniden yorumlamayı gerektirir: Kanla doğma, mutlak bir “iyilik” işareti değil, fakat olağanüstü, sıra dışı ve toplumun kaderinde belirleyici olacak (ister olumlu ister olumsuz anlamda) bir kuvvetin alametidir.      Kahramanın olağanüstülüğünün bir diğer göstergesi ise “gebelik sürelerinin uzunluğudur.” Destanda, tipik insan gebeliğinin çok ötesinde süreler normalleştirilmiştir.       Kanıkey’in on aylık, Ay Çörök’ün ise “on iki ay, yıl” süren bir hamilelikten sonra doğum yapması (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 341), kahramanı biyolojik normlardan ayırarak onun mitolojik statüsünü pekiştirir. Alman Bet’in annesine hitaben söylediği “On iki aylar götüren / Omurganı sızlattım” (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 342) sözleri, bu uzun ve sancılı sürecin toplum hafızasında ne denli yer ettiğinin bir kanıtıdır.      Doğumun kendisine dair destanda nadir görülen somut tasvirlerden biri de “ces bakan” yani bakır direk ve onun üzerindeki “altın aça”dır. Kadının doğum sırasında diz çökerek bu çapraz aletten destek alması (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 342), göçebe Kırgız toplumuna özgü pratik bir geleneğin destana yansımasıdır ve metne otantik bir kültürel detay katmaktadır. • b. Toplumsal Bir Olay Olarak Doğum: Ritüeller ve Şölenler      Doğum, Manas Destanı’nda asla özel ve gizli bir olay değildir; aksine, toplumun tamamını ilgilendiren ve bir dizi ritüelle kutlanan kamusal bir hadisedir. Bu süreç, doğum sonrası hemen başlayan pratiklerle şekillenir. “Göbek bağının kesilmesi (“kindik kesme”) ve “bebeğin yıkanması (“kiri yıkama”) (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 342) ilk işlemlerdir. Ardından, “Kadınlar balaya vardı” (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 343) ifadesinde somutlaşan “lohusa ziyareti” gelir. Yıldız’ın da belirttiği gibi, bu ziyaretlerin detayları destanda mevcut değildir, ancak bu kısa ifade bile, doğum yapan anne ve bebeğin topluluk tarafından gözetildiği ve desteklendiği sosyal bir ağın varlığına işaret eder.      Bu ritüeller zincirinin en görkemli ve en kapsamlı halkası ise hiç şüphesiz “doğum toyu”dur.      Bu toy, sosyolojik anlamda bir “geçiş töreni” (rite of passage) işlevi görerek, yeni doğan bireyin toplum tarafından kabulünü ve tanınmasını sağlar. Toyun yapısal unsurları şunlardır:      … Kurban Kesimi: Ak boz kısrak, aladan baytal, akıtmalı baytal gibi seçkin atların kesilmesi (Radloff, akt. Yıldız, 2017), şölenin boyutunu ve ailenin statüsünü gösterir.         Ad Koyma: “Dört peygamber hocaya / Adımı Manas koydurdu” (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 343). Ad koyma, çocuğun toplumsal kimliğini kazanmasındaki ilk resmi adımdır ve dini/ruhani figürlerin bu sürece dahli, eyleme kutsiyet kazandırır.         Özel Yemekler: “Centek” ve “kayna” gibi özel yemeklerin ikramı (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 343), toyu sıradan bir ziyafetten ayıran ritüelistik yiyeceklerdir. Yıldız, Abdülkadir İnan’a atıfla, centek yemeği ile bebeğin eşinin (sonunun) gömülmesi arasında eski bir bağ olduğunu, ancak destanda bu pratiğin artık sadece yemeğin ismiyle yaşadığını kaydeder.        Siyasi ve Diplomatik İşlev: Toy, içe dönük bir kutlama olmaktan ziyade, dışa açılan bir siyasi arenadır. Komşu devletlerden (Cerken, Kıtay, Nogoy) gelen elçiler hem hediyelerini sunar hem de yeni doğan veliahtı görür ve onun vasıfları hakkında (“Manas cin gibi çıkacak”, “Manas Kıtay’ı kıracak”) hükümler vererek ülkelerine rapor götürürler (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 343-344). Bu durum, toyun aynı zamanda bir güç gösterisi ve geleceğe dair siyasi mesajların iletildiği bir platform olduğunu kanıtlar.      Toyu düzenleme sorumluluğu, tipik olarak babaya aittir. Ancak babanın olmadığı veya uzakta olduğu durumlarda (Semetey örneğinde olduğu gibi), bu görev dedeye (Temir Han) veya çocuğu himayesine alan kişiye (Er Kıyas) geçer (Radloff, akt. Yıldız, 2017, s. 344-345). Bu da toyun toplumsal mecburiyetini ve meşruiyet sağlayıcı gücünü gösterir. Er Kıyas’ın, önce öldürmek istediği bebek için daha sonra “kalabalık toy yaptı” (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 345) demesi, bu töreni gerçekleştirmenin, çocuğu toplumsal olarak benimsemenin ve meşrulaştırmanın nihai yolu olduğunu ortaya koyar. • Sonuç      Naciye Yıldız’ın Radloff nüshası üzerinden yaptığı sistematik inceleme, Manas Destanı’nın Kırgız kültür tarihine ışık tutan bir belge olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. Doğum olgusu, bu bağlamda, incelenmesi gereken zengin bir veri alanı oluşturur. Bu çalışmanın analizleri göstermiştir ki, destandaki doğum anlatıları üç katmanlı bir yapı sergiler: •      1. Bireysel/ Kadersel Katman: Kahramanın olağanüstü doğumu (kan, uzun süre) onun sıradanlıktan sıyrılarak toplumun kaderinde söz sahibi olacak bir figür haline geldiğinin ilanıdır.      2. Toplumsal/ Ritüelistik Katman: Göbek kesme, yıkama, lohusa ziyareti ve nihayetinde toy, bireyin biyolojik var oluşunu toplumsal bir varlığa dönüştüren, sosyal bağları pekiştiren ve kolektif kimliği yeniden üreten pratikler bütünüdür.      3. Siyasi/ Sembolik Katman: Doğum toyu, ailenin gücünü ve zenginliğini sergileyen, aynı zamanda komşu güçlere gözdağı veren ve geleceğe dair ittifak ve çatışma hatlarını belirleyen diplomatik bir zemindir. •      Son tahlilde, Manas Destanı’nda doğum, derin kültürel kodlarla yüklü, çok boyutlu bir fenomendir. Destan, kahramanlarının doğumları aracılığıyla, Kırgız toplumunun geçmiş inançlarının izlerini, sosyal örgütlenme biçimini ve siyasi zekasını gelecek kuşaklara aktaran canlı bir tarih ve kültür hazinesidir. • Kaynakça Yıldız, N. (2017). Manas Destanı (W.Radloff) ve Kırgız kültürü ile ilgili tespit ve tahliller. Türk Dil Kurumu Yayınları-623. PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI | 38| 25 Eylül 2025 | Manas Destanı’nda Doğum, Toplumsal Ritüeller ve Kültürel Kodlar-II
Ekleme Tarihi: 22 Eylül 2025 -Pazartesi

KÜLTÜR YAZILARI... PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI | 37| 22 Eylül 2025

(Orcıd ID) https://orcid.org/0000-0002-4468-442X
MANAS DESTANI’NDA DOĞUM OLGUSU
Öz:
     Bu çalışma, Kırgız Türklerinin milli destanı olan Manas’ın, Wilhelm Radloff tarafından derlenen nüshasında yer alan doğum olgusunu, Naciye Yıldız’ın konuya dair tespit ve tahlillerinden hareketle incelemeyi amaçlamaktadır. "Çalışmanın temel argümanı, destandaki doğum anlatılarının, biyolojik bir olay olarak görülmeyip, aynı zamanda kahramanlık alametlerini, toplumsal normları, eski inanç pratiklerinin izlerini ve siyasi ilişkileri şekillendiren ‘karmaşık bir kültürel sistemi’ yansıttığıdır."
     Makalede, niteliksel bir araştırma yöntemi benimsenmiş olup, destan metni kültürel tarih ve antropolojik bir okumaya tabi tutulmuştur. İnceleme sonucunda, doğumun; kanla doğma, olağanüstü gebelik süreleri gibi motiflerle kahramanın kaderini işaret ettiği, doğum sonrası gerçekleştirilen göbek bağı kesme, yıkama ve lohusa ziyareti gibi pratiklerle toplumsal bağları güçlendirdiği ve nihayet “doğum toyu” ile de toplumun tüm katmanlarını kapsayan, siyasi mesajlar içeren bir şölene dönüştüğü tespit edilmiştir. Destanın eril söyleminden kaynaklanan bir sonuç olarak, bu ritüellerin neredeyse tamamen erkek çocuklar üzerinden şekillendiği gözlemlenmiştir.
     Anahtar Kelimeler: Manas Destanı, Kırgız Kültürü, Doğum Ritüelleri, Kültürel Kodlar, Toplumsal İşlev, Naciye Yıldız.
Giriş
     Türk destan geleneğinin en hacimli ve en canlı örneklerinden biri olan Manas Destanı, bir kahramanlık anlatısı olmaktan öte, içinde yaşadığı toplumun hafızasını, inanç sistemlerini, gelenek ve göreneklerini barındıran kültürel bir envanter niteliği taşımaktadır. 
     Wilhelm Radloff’un 19. yüzyılda derlediği nüsha, bu kültürel verilerin orijinal haline en yakın metinlerden biri olarak büyük önem arz etmektedir. Prof. Dr. Naciye Yıldız’ın Manas Destanı (W. Radloff) ve Kırgız Kültürü ile İlgili Tespit ve Tahliller adlı eseri ise (Yıldız, 2017), bu devasa metni sistematik bir şekilde inceleyerek, Kırgız kültürünün derinliklerine inmek isteyen araştırmacılar için vazgeçilmez bir kaynak oluşturmaktadır.
     Bu çalışma, Yıldız’ın eserinde dağınık halde bulunan doğumla ilgili verileri, akademik bir makale çatısı altında bir araya getirerek analiz etmeyi ve yorumlamayı hedeflemektedir. Temel araştırma soruları şunlardır: 
     Manas Destanı'nda doğum nasıl tasvir edilmektedir? Doğumla ilgili hangi ritüel ve pratikler öne çıkmaktadır? Bu ritüellerin toplumsal, siyasi ve sembolik işlevleri nelerdir? Çalışmada, bu sorulara cevap aranacak ve destan aracılığıyla Kırgız toplumunun kültürel kodları çözülmeye çalışılacaktır. 
     Çalışmanın kapsamı, Radloff nüshası ve Yıldız’ın bu metne dair tahlilleri ile sınırlıdır. Niteliksel bir araştırma deseni benimsenmiş olup, veriler betimsel analiz yöntemiyle yorumlanmıştır.
a. Kahramanın Doğuşu: Olağanüstülük ve Alametler
     Destan anlatı geleneğinde kahraman, sıradan bir birey olarak dünyaya gelmemiştir. Onun doğumu, gelecekte gerçekleştireceği büyük işlerin bir habercisi, kaderinin bir yansıması olarak tasvir edilir. Manas Destanı’nda bu durum, en belirgin şekliyle “kanla doğma” motifi ile karşımıza çıkar. Destan, başkahraman Manas’ı şu şekilde tasvir eder:
“Anadan canı düştüğünde,
Koyun bağrı gibi kara kan,
Sağ elinde bulunan,
Kanlı doğan Er Manas.”
     Abdülkadir İnan’ın da işaret ettiği gibi, “Büyük kahramanlar, avuçlarında kan tutup doğarlar” (Radloff, akt. Yıldız, 2017, s. 341). Ancak Yıldız’ın dikkat çektiği kritik nokta, bu motifin sadece olumlu kahramanlara hasredilmemiş olmasıdır. Semetey’e ihanet eden karakter de “kan avuçlayıp” dünyaya gelmiştir (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 341). Bu tespit, motifi yeniden yorumlamayı gerektirir: Kanla doğma, mutlak bir “iyilik” işareti değil, fakat olağanüstü, sıra dışı ve toplumun kaderinde belirleyici olacak (ister olumlu ister olumsuz anlamda) bir kuvvetin alametidir.
     Kahramanın olağanüstülüğünün bir diğer göstergesi ise “gebelik sürelerinin uzunluğudur.” Destanda, tipik insan gebeliğinin çok ötesinde süreler normalleştirilmiştir. 
     Kanıkey’in on aylık, Ay Çörök’ün ise “on iki ay, yıl” süren bir hamilelikten sonra doğum yapması (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 341), kahramanı biyolojik normlardan ayırarak onun mitolojik statüsünü pekiştirir. Alman Bet’in annesine hitaben söylediği “On iki aylar götüren / Omurganı sızlattım” (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 342) sözleri, bu uzun ve sancılı sürecin toplum hafızasında ne denli yer ettiğinin bir kanıtıdır.
     Doğumun kendisine dair destanda nadir görülen somut tasvirlerden biri de “ces bakan” yani bakır direk ve onun üzerindeki “altın aça”dır. Kadının doğum sırasında diz çökerek bu çapraz aletten destek alması (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 342), göçebe Kırgız toplumuna özgü pratik bir geleneğin destana yansımasıdır ve metne otantik bir kültürel detay katmaktadır.
b. Toplumsal Bir Olay Olarak Doğum: Ritüeller ve Şölenler
     Doğum, Manas Destanı’nda asla özel ve gizli bir olay değildir; aksine, toplumun tamamını ilgilendiren ve bir dizi ritüelle kutlanan kamusal bir hadisedir. Bu süreç, doğum sonrası hemen başlayan pratiklerle şekillenir. “Göbek bağının kesilmesi (“kindik kesme”) ve “bebeğin yıkanması (“kiri yıkama”) (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 342) ilk işlemlerdir. Ardından, “Kadınlar balaya vardı” (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 343) ifadesinde somutlaşan “lohusa ziyareti” gelir. Yıldız’ın da belirttiği gibi, bu ziyaretlerin detayları destanda mevcut değildir, ancak bu kısa ifade bile, doğum yapan anne ve bebeğin topluluk tarafından gözetildiği ve desteklendiği sosyal bir ağın varlığına işaret eder.
     Bu ritüeller zincirinin en görkemli ve en kapsamlı halkası ise hiç şüphesiz “doğum toyu”dur.
     Bu toy, sosyolojik anlamda bir “geçiş töreni” (rite of passage) işlevi görerek, yeni doğan bireyin toplum tarafından kabulünü ve tanınmasını sağlar. Toyun yapısal unsurları şunlardır:
     … Kurban Kesimi: Ak boz kısrak, aladan baytal, akıtmalı baytal gibi seçkin atların kesilmesi (Radloff, akt. Yıldız, 2017), şölenin boyutunu ve ailenin statüsünü gösterir.
        Ad Koyma: “Dört peygamber hocaya / Adımı Manas koydurdu” (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 343). Ad koyma, çocuğun toplumsal kimliğini kazanmasındaki ilk resmi adımdır ve dini/ruhani figürlerin bu sürece dahli, eyleme kutsiyet kazandırır.
        Özel Yemekler: “Centek” ve “kayna” gibi özel yemeklerin ikramı (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 343), toyu sıradan bir ziyafetten ayıran ritüelistik yiyeceklerdir. Yıldız, Abdülkadir İnan’a atıfla, centek yemeği ile bebeğin eşinin (sonunun) gömülmesi arasında eski bir bağ olduğunu, ancak destanda bu pratiğin artık sadece yemeğin ismiyle yaşadığını kaydeder.
       Siyasi ve Diplomatik İşlev: Toy, içe dönük bir kutlama olmaktan ziyade, dışa açılan bir siyasi arenadır. Komşu devletlerden (Cerken, Kıtay, Nogoy) gelen elçiler hem hediyelerini sunar hem de yeni doğan veliahtı görür ve onun vasıfları hakkında (“Manas cin gibi çıkacak”, “Manas Kıtay’ı kıracak”) hükümler vererek ülkelerine rapor götürürler (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 343-344). Bu durum, toyun aynı zamanda bir güç gösterisi ve geleceğe dair siyasi mesajların iletildiği bir platform olduğunu kanıtlar.
     Toyu düzenleme sorumluluğu, tipik olarak babaya aittir. Ancak babanın olmadığı veya uzakta olduğu durumlarda (Semetey örneğinde olduğu gibi), bu görev dedeye (Temir Han) veya çocuğu himayesine alan kişiye (Er Kıyas) geçer (Radloff, akt. Yıldız, 2017, s. 344-345). Bu da toyun toplumsal mecburiyetini ve meşruiyet sağlayıcı gücünü gösterir. Er Kıyas’ın, önce öldürmek istediği bebek için daha sonra “kalabalık toy yaptı” (Radloff, akt., Yıldız, 2017, s. 345) demesi, bu töreni gerçekleştirmenin, çocuğu toplumsal olarak benimsemenin ve meşrulaştırmanın nihai yolu olduğunu ortaya koyar.
Sonuç
     Naciye Yıldız’ın Radloff nüshası üzerinden yaptığı sistematik inceleme, Manas Destanı’nın Kırgız kültür tarihine ışık tutan bir belge olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. Doğum olgusu, bu bağlamda, incelenmesi gereken zengin bir veri alanı oluşturur. Bu çalışmanın analizleri göstermiştir ki, destandaki doğum anlatıları üç katmanlı bir yapı sergiler:
     1. Bireysel/ Kadersel Katman: Kahramanın olağanüstü doğumu (kan, uzun süre) onun sıradanlıktan sıyrılarak toplumun kaderinde söz sahibi olacak bir figür haline geldiğinin ilanıdır.
     2. Toplumsal/ Ritüelistik Katman: Göbek kesme, yıkama, lohusa ziyareti ve nihayetinde toy, bireyin biyolojik var oluşunu toplumsal bir varlığa dönüştüren, sosyal bağları pekiştiren ve kolektif kimliği yeniden üreten pratikler bütünüdür.
     3. Siyasi/ Sembolik Katman: Doğum toyu, ailenin gücünü ve zenginliğini sergileyen, aynı zamanda komşu güçlere gözdağı veren ve geleceğe dair ittifak ve çatışma hatlarını belirleyen diplomatik bir zemindir.
     Son tahlilde, Manas Destanı’nda doğum, derin kültürel kodlarla yüklü, çok boyutlu bir fenomendir. Destan, kahramanlarının doğumları aracılığıyla, Kırgız toplumunun geçmiş inançlarının izlerini, sosyal örgütlenme biçimini ve siyasi zekasını gelecek kuşaklara aktaran canlı bir tarih ve kültür hazinesidir.
Kaynakça
Yıldız, N. (2017). Manas Destanı (W.Radloff) ve Kırgız kültürü ile ilgili tespit ve tahliller. Türk Dil Kurumu Yayınları-623.
PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI | 38| 25 Eylül 2025 | Manas Destanı’nda Doğum, Toplumsal Ritüeller ve Kültürel Kodlar-II
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersindesonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.