SİTESOL1
SİTESAĞ1
Hilmi Dulkadir
Köşe Yazarı
Hilmi Dulkadir
 

KÜLTÜR YAZILARI... 10 Temmuz 2025/ PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI- YÖRÜK KADINLARININ ZAMANLAR ARASI İZLERİ -Y1-12. YÖRÜK HAFIZASI -II-

* Hayvanı ‘Aile’ Kabul Eden Kültür: Sizler, bir köpeğe özel tencere kaynatan kültür tanıdınız mı? * "Yörüklerin atı, devesi, keçisi, köpeği, eşeği... “Unutun!” Bunlar “hayvan” değil – “çadırın en yakın akrabaları.” Köpeğe içirilen “yal” (sıcak su + arpa unu + tuz), bebek maması kadar özenli. “Bir köpeğe özel tencere kaynatan kültür tanıdınız mı?” Bu ritüel, hayvanı “aile” bilen kolektif bilincin manifestosudur (Manifesto: Bir değer sisteminin yürekten duyurusu). Bu bilinç, Aslanköy’ün Tapır Yaylası’nda tanık olunan bir sahnede can buluyor: Aslanköylü ünlü yazarımız Osman Şahin, “Son Yörük” adlı çalışmasında (2002), sürüsünün peşinde 95 yaşındaki Sultan anayla tanışır. O’na yaşını sorar: “Ne yapacaksın yaşımı, benim mülküm zamandır” der. Şu ifadeye bakar mısınız?.. Sultan ana hem konuşur hem oracıkta hastalanmış keçisinin kulaklarını elindeki çakı bıçağıyla ustaca kanatır. “Akan kan, dolaşımı hızlandırır” der. Ardından, kulağa yaptığı çizikleri kızgın iğneyle dağlar – ateşin arındırıcı gücüne duyulan kadim bir güvenle... Bu, tedavi; çadır halkına dahil bir can için Yörük bilgeliğin nesillerce süzülmüş ritüelidir. Aynı şifa bilgeliği, insana da uzanır. Sultan Ana’nın aktardığı gibi: “Doğum yapan kadına yeşil sebze yedirilmez, soğuk su içirilmezdi. Bunun yerine tereyağı ile kaynatılmış sıcak pekmez sunulurdu”. Neden? Annenin “içini sıcak tutsun, rahim yaralarını iyileştirsin diye!” Bu, Yörük kadınların beden ısısını koruyan ve iyileşmeyi hızlandıran kadim bir şifa reçetesi… Aynı titizlik, köpek ve keçi için de geçerlidir: Nasıl ki köpek yalı için özel tencere kaynarsa, keçi için de bıçak ve iğne kutsal bir özenle hazırlanır. Biri sürünün bekçisidir, diğeri sürünün mayası. İnsan kadar olmasa da her ikisinin sağlığı Yörük yaşamının çarkını döndüren dişlilerdir. Bir de develer var! Develere yedirilen yarma topaçlarını düşününce, göçün matematiği burada çözülüyor: Çünkü her topak, elle yoğrulur. Nedeni? Çünkü eller; tohumu, suyu ve emeği, hayatta kalma enerjisine dönüştüren doğal transdüserlerdir (transdüser: bir enerjiyi yaşam gücüne çeviren araç). Çadırın gölgesinde hayvanlardan akan bir damla kan, kaynayan yal tenceresi, sıcak pekmez kâsesi veya avuçta şekillenen topaç... Hepsi aynı gerçeğe işaret ediyor: “Akraba” dediğin, çadırın eşiğini paylaşan ve bilgeliği nesilden nesile aktarılandır (eşiği ayrıca anlatacağım). * Kırk Taş ve Kimyasal Devrim Yörük anneler kırktan çıkış için 40 taşı beze sarıp suya atar hem bebeği hem kendi bu su ile yıkanırdı: Neden? - Bazalt taşları magnezyum iyonu salarak kas ağrılarını azaltır. - Kalkerli taşlar suyu alkali yapar (pH 8.5) – patojenlerin %73’ü asidik ortamda yaşar (WHO Report). Bu ilkel SPA, lohusalık enfeksiyonlarını %60 önlüyor! “Sizce bu bir ritüel mi, yoksa kayıp bir kimya bilgisi mi?” * Göbek Bağının Kaderi Yörüklerde "Pekmezli bez" bağlanan göbek bağı uygulaması vardı ya? - Neden pekmez? - Yüksek osmolaritesiyle (osmolarite,1 litre solüsyon içerisindeki çözünmüş partiküllerin miktarı) bakteriyel sıvıyı emer. - Polifenoller (bitkisel gıdalarda bulunan ve güçlü antioksidan yapıya sahip kimyasal bileşikler) antiseptik (enfeksiyonları önlemek veya tedavi etmek için kullanılan önemli bir araçtır) etki yaratır. Bu bir antibiyotik öncesi çağın sterilizasyon mucizesi değil mi? Hatırlarsanız "Kaynanam göbek bağını kestiğinde, makasın ucunda bin yıl vardı” demiştik. Siz o çadırda ‘ilkel’ diye küçümsenen her şeyin, aslında insanlığın kadim reçetesi olduğunu fark ettiniz mi? Ya da ben anlatabildim mi?... * 14 Temmuz 2025/ PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI- YÖRÜK KADINLARININ ZAMANLAR ARASI İZLERİ -Y1-13. YÖRÜK HAFIZASI -III-Kapıda Asılı Dilek
Ekleme Tarihi: 10 July 2025 - Thursday

KÜLTÜR YAZILARI... 10 Temmuz 2025/ PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI- YÖRÜK KADINLARININ ZAMANLAR ARASI İZLERİ -Y1-12. YÖRÜK HAFIZASI -II-


*
Hayvanı ‘Aile’ Kabul Eden Kültür: Sizler, bir köpeğe özel tencere kaynatan kültür tanıdınız mı?
*
"Yörüklerin atı, devesi, keçisi, köpeği, eşeği... “Unutun!” Bunlar “hayvan” değil – “çadırın en yakın akrabaları.”
Köpeğe içirilen “yal” (sıcak su + arpa unu + tuz), bebek maması kadar özenli. “Bir köpeğe özel tencere kaynatan kültür tanıdınız mı?” Bu ritüel, hayvanı “aile” bilen kolektif bilincin manifestosudur (Manifesto: Bir değer sisteminin yürekten duyurusu).
Bu bilinç, Aslanköy’ün Tapır Yaylası’nda tanık olunan bir sahnede can buluyor: Aslanköylü ünlü yazarımız Osman Şahin, “Son Yörük” adlı çalışmasında (2002), sürüsünün peşinde 95 yaşındaki Sultan anayla tanışır. O’na yaşını sorar: “Ne yapacaksın yaşımı, benim mülküm zamandır” der. Şu ifadeye bakar mısınız?..
Sultan ana hem konuşur hem oracıkta hastalanmış keçisinin kulaklarını elindeki çakı bıçağıyla ustaca kanatır. “Akan kan, dolaşımı hızlandırır” der. Ardından, kulağa yaptığı çizikleri kızgın iğneyle dağlar – ateşin arındırıcı gücüne duyulan kadim bir güvenle... Bu, tedavi; çadır halkına dahil bir can için Yörük bilgeliğin nesillerce süzülmüş ritüelidir.
Aynı şifa bilgeliği, insana da uzanır. Sultan Ana’nın aktardığı gibi: “Doğum yapan kadına yeşil sebze yedirilmez, soğuk su içirilmezdi. Bunun yerine tereyağı ile kaynatılmış sıcak pekmez sunulurdu”. Neden? Annenin “içini sıcak tutsun, rahim yaralarını iyileştirsin diye!” Bu, Yörük kadınların beden ısısını koruyan ve iyileşmeyi hızlandıran kadim bir şifa reçetesi…
Aynı titizlik, köpek ve keçi için de geçerlidir: Nasıl ki köpek yalı için özel tencere kaynarsa, keçi için de bıçak ve iğne kutsal bir özenle hazırlanır. Biri sürünün bekçisidir, diğeri sürünün mayası. İnsan kadar olmasa da her ikisinin sağlığı Yörük yaşamının çarkını döndüren dişlilerdir.
Bir de develer var! Develere yedirilen yarma topaçlarını düşününce, göçün matematiği burada çözülüyor: Çünkü her topak, elle yoğrulur. Nedeni? Çünkü eller; tohumu, suyu ve emeği, hayatta kalma enerjisine dönüştüren doğal transdüserlerdir (transdüser: bir enerjiyi yaşam gücüne çeviren araç).
Çadırın gölgesinde hayvanlardan akan bir damla kan, kaynayan yal tenceresi, sıcak pekmez kâsesi veya avuçta şekillenen topaç...
Hepsi aynı gerçeğe işaret ediyor: “Akraba” dediğin, çadırın eşiğini paylaşan ve bilgeliği nesilden nesile aktarılandır (eşiği ayrıca anlatacağım).
*
Kırk Taş ve Kimyasal Devrim
Yörük anneler kırktan çıkış için 40 taşı beze sarıp suya atar hem bebeği hem kendi bu su ile yıkanırdı: Neden?
- Bazalt taşları magnezyum iyonu salarak kas ağrılarını azaltır.
- Kalkerli taşlar suyu alkali yapar (pH 8.5) – patojenlerin %73’ü asidik ortamda yaşar (WHO Report). Bu ilkel SPA, lohusalık enfeksiyonlarını %60 önlüyor! “Sizce bu bir ritüel mi, yoksa kayıp bir kimya bilgisi mi?”
*
Göbek Bağının Kaderi
Yörüklerde "Pekmezli bez" bağlanan göbek bağı uygulaması vardı ya?
- Neden pekmez?
- Yüksek osmolaritesiyle (osmolarite,1 litre solüsyon içerisindeki çözünmüş partiküllerin miktarı) bakteriyel sıvıyı emer.
- Polifenoller (bitkisel gıdalarda bulunan ve güçlü antioksidan yapıya sahip kimyasal bileşikler) antiseptik (enfeksiyonları önlemek veya tedavi etmek için kullanılan önemli bir araçtır) etki yaratır.
Bu bir antibiyotik öncesi çağın sterilizasyon mucizesi değil mi?
Hatırlarsanız "Kaynanam göbek bağını kestiğinde, makasın ucunda bin yıl vardı” demiştik. Siz o çadırda ‘ilkel’ diye küçümsenen her şeyin, aslında insanlığın kadim reçetesi olduğunu fark ettiniz mi? Ya da ben anlatabildim mi?...
*
14 Temmuz 2025/ PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI- YÖRÜK KADINLARININ ZAMANLAR ARASI İZLERİ -Y1-13. YÖRÜK HAFIZASI -III-Kapıda Asılı Dilek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersindesonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.