Türkiye’de son yıllarda artan orman yangınları, doğal ekosistemlerin korunmasında geleneksel yöntemlerin önemini yeniden gündeme taşımıştır. Bu bağlamda, Yörük kültürünün yangın önlemedeki katkıları hem ekolojik hem de kültürel açıdan dikkat çekicidir. Yörüklerin yayla-sahil arasındaki mevsimsel göçleri, orman altı yanıcı madde birikimini doğal yollarla azaltan bir ekosistem hizmeti sunar. Keçiler, orman tabanındaki kuru ot, çalı ve düşük bitki örtüsünü tüketerek örtü yangını riskini önemli ölçüde düşürür. Araştırmalar, bir hektarlık alanda dört keçinin otlatılmasının, yanıcı maddeleri %70’e varan oranda temizleyebileceğini göstermektedir (Tolunay ve Özmiş, 2022).
Yörüklerin yaşam döngüsü, ekosisteme duyarlı bir yönetim anlayışını yansıtır. Kış aylarında Mersin’in sahil kuşağında konaklayan Yörükler, orman içi çadırlarda kalarak kışlık otları kontrollü bir şekilde tüketir. Bahar geçişinde ise meşe ağaçlarının henüz yaprak açmadığı dönemde otlak alanlarını terk ederek yüksek yaylalara göçerler. Bu hareket, ağaçların büyüme döngüsüne saygı gösterilmesi ve korunması açısından örnek bir uygulamadır (Bozoğlu ve Alkan). Yörük çobanları, sürülerini “ön-arka-kıskaç” yöntemiyle yönetir; önde rota belirleyen çoban eğim kontrolü yaparak toprak erozyonunu önler, arkada ise zayıf hayvanları koruyarak genç fidanların çiğnenmesini engeller. Bu sistem, otlatma kaynaklı bitki tahribatını %92 oranında azaltır (Tolunay ve Özmiş, 2022). Öte yandan, Yörüklerin mevsimsel göç modeli, dünyadaki statik otlatma sistemlerine kıyasla birkaç yönden üstündür. Birincisi, göç rotaları tüm ekosistemi kapsar ve yerel koşullara uyum sağlar; örneğin, ABD’de yalnızca riskli alanlar hedeflenirken, Yörüklerin rotaları daha geniş bir ekolojik denge sağlar. İkincisi, çobanlık bilgisi kuşaktan kuşağa aktarılır ve yapay destek gerektirmez, bu da İspanya gibi ülkelerdeki uygulamalardan ayrılır. Üçüncüsü, mekanik müdahaleye ihtiyaç duyulmaz; Yunanistan’da kullanılan ekipmanlara karşılık, Yörükler doğal yöntemlerle etkili sonuçlar elde eder. Yörük deyişlerinde de bu ekolojik bilgelik kendini gösterir: “Meşe uyanmadan yürü!” ifadesi, bitki fenolojisiyle göçün senkronizasyonunu; “Sürüyü dağıtma, yolda sıkıştır!” ise otlatma yoğunluğunun homojen dağılımını vurgulamaktadır.
Ancak, Yörük kültürünün yangın önlemedeki potansiyeli, çeşitli tehditlerle karşı karşıyadır. 1990’larda 10,7 milyon olan keçi sayısı, yasaklar nedeniyle 2010’da 6,3 milyona gerilemiş, 2020’de ise 10,3 milyona ulaşarak toparlanma göstermiştir (Günlü ve Alaşahan, 2010). Bu toparlanma, yangın önleme kapasitesini artırsa da kültürel kimlik kaybı riski devam etmektedir. Keçi yetiştiriciliği, Yörükler için başlıbaşına ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda dokumadan müziğe uzanan kültürel bir mirastır. Mersin’in Mut, Silifke, Gülnar, Aydıncık ve Erdemli bölgelerinde keçi kılından üretilen karakılçık dokumalar ve çullar, bu mirasın somut örneklerindendir (CEDDEN, 2002; Dulkadir, 1985).
Yangınlarla mücadelede Yörük pratiğini güçlendirmek için sürdürülebilir bir ortaklık modeli önerilmektedir. İlk olarak, orman idaresi, Yörüklere hektar başına 17,36 TL ödeyerek “yanıcı madde temizleme hizmeti” satın alabilir (Tolunay ve Özmiş, 2022). İkinci olarak, sürü hareketlerini GPS ile takip ederek yapay zeka destekli yangın risk haritalarıyla entegre eden bir “akıllı göç haritalama” sistemi geliştirilmelidir. Üçüncü olarak, meşe ve kızılçam gibi türlerin büyüme döngülerini dikkate alan bir fenoloji takvimi oluşturulmalıdır. Fenoloji, bitkilerin mevsimsel döngülerini inceleyen bir bilim dalıdır ve Yörüklerin zaten içgüdüsel olarak uyguladığı bu takvimin resmileştirilmesi, yangınlarla mücadelede kritik bir adım olacaktır. Örneğin, Mersin Torosları’nda Yörükler, meşe ağaçlarının tomurcuk patlatma dönemi bitmeden yaylalara çıkar; bu, genç filizlerin korunmasını ve ağaçların fotosentez kapasitesinin devamını sağlar (Bozoğlu ve Alkan). Kızılçamların polen salım dönemi sonrası otlatma, kuru çam iğnelerini temizleyerek yangın riskini %45 azaltır (Bilgili vd., 2017).
Fenoloji takviminin uygulanması için Orman Genel Müdürlüğü’nün uydu görüntüleri ve arazi sensörleriyle bitki döngülerini izlemesi, (yaprak olgunlaşma oranı gibi ölçütleri belirlemesi) gerekir.
Bölgesel takvimler, örneğin Mersin Sahil’de 1 Mart-15 Nisan, Antalya Yayla’da 15 Nisan-1 Haziran arasında otlatma yasak dönemleri tanımlanarak, hassas türlerin korunması sağlanabilir.
Yörüklerle entegrasyon, cep uygulamalarıyla gerçek zamanlı bildirimler ve fenoloji takvimine uyumlu göç yapanlara ek teşvik ödemeleriyle desteklenmelidir. Bu model, bitki türlerinin korunmasını, endemik türlerin zarar görmemesini ve yangın söndürme maliyetlerinde yıllık 218 milyon TL tasarruf sağlamayı hedefler (Tolunay ve Özmiş, 2022).
Kültürel mirasın korunması için Yörük göç rotalarının UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesine aday gösterilmesi, bu geleneğin küresel ölçekte tanınmasını sağlayabilir.
Sonuç olarak, Yörük pratiği, orman yangınlarıyla mücadelede doğayla insan arasında bir ittifak gerektirir. 2030 hedefleri, yangın söndürme maliyetlerinde 600 milyon TL tasarruf, 5 milyon hektar ormanda kontrollü otlatma ve 500 Yörük ailesine gelir desteği sağlanmasıdır. Bu model, Yörük bilgeliğini bilimsel yöntemlerle birleştirerek hem ormanları korur hem de kültürel mirası yaşatır.
*
Kaynakça
Bilgili, A. vd. (2017). Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 14(1), 87-93. Tolunay, A. ve Özmiş, M. (2022). Bartın Orman Fakültesi Dergisi, 24(3), 557-579. Bozoğlu, Y. ve Alkan, H. (t.y.). Türkiye'de Orman ve Keçi Yetiştiriciliği İlişkileri. Günlü, A. ve Alaşahan, S. (2010). Veteriner Hekimler Derneği Dergisi, 81(2), 15-20.CEDDEN, F. (2002). Silvo-Pastoralizm: Hayvan Yetiştirme ve Orman Alanlarının Birlikte Yürütülmesi. Dulkadir, H. (1985). Mut ve çevresinde Halk El Sanatları Istar Dokuma. Türkiye Tekik ve Motifler, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü Gelenek Görenek ve El Sanatları Serisi 1.
*
Not: Bugün yazacağımı belirttiğim konuyu Pazartesi’ye erteledim. 7 Temmuz 2025/ PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI- YÖRÜK KADINLARININ ZAMANLAR ARASI İZLERİ -Y1-10
YÖRÜK HAFIZASI -I- Bin Yıllık Yörük Reçetesi: Bir Yörük Kadın Newton Yasaları Kadar Keskin Kuralları Uyguluyor…
Anasayfa
Yazarlar
Hilmi Dulkadir
Yazı Detayı
Bu yazı 120 kez okundu.
KÜLTÜR YAZILARI... 3 TEMMUZ 2025/PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI- Artışa Geçen Orman Yangınlarında Yörüklerin Kritik Önemi
Türkiye’de son yıllarda artan orman yangınları, doğal ekosistemlerin korunmasında geleneksel yöntemlerin önemini yeniden gündeme taşımıştır. Bu bağlamda, Yörük kültürünün yangın önlemedeki katkıları hem ekolojik hem de kültürel açıdan dikkat çekicidir. Yörüklerin yayla-sahil arasındaki mevsimsel göçleri, orman altı yanıcı madde birikimini doğal yollarla azaltan bir ekosistem hizmeti sunar. Keçiler, orman tabanındaki kuru ot, çalı ve düşük bitki örtüsünü tüketerek örtü yangını riskini önemli ölçüde düşürür. Araştırmalar, bir hektarlık alanda dört keçinin otlatılmasının, yanıcı maddeleri %70’e varan oranda temizleyebileceğini göstermektedir (Tolunay ve Özmiş, 2022).
Yörüklerin yaşam döngüsü, ekosisteme duyarlı bir yönetim anlayışını yansıtır. Kış aylarında Mersin’in sahil kuşağında konaklayan Yörükler, orman içi çadırlarda kalarak kışlık otları kontrollü bir şekilde tüketir. Bahar geçişinde ise meşe ağaçlarının henüz yaprak açmadığı dönemde otlak alanlarını terk ederek yüksek yaylalara göçerler. Bu hareket, ağaçların büyüme döngüsüne saygı gösterilmesi ve korunması açısından örnek bir uygulamadır (Bozoğlu ve Alkan). Yörük çobanları, sürülerini “ön-arka-kıskaç” yöntemiyle yönetir; önde rota belirleyen çoban eğim kontrolü yaparak toprak erozyonunu önler, arkada ise zayıf hayvanları koruyarak genç fidanların çiğnenmesini engeller. Bu sistem, otlatma kaynaklı bitki tahribatını %92 oranında azaltır (Tolunay ve Özmiş, 2022). Öte yandan, Yörüklerin mevsimsel göç modeli, dünyadaki statik otlatma sistemlerine kıyasla birkaç yönden üstündür. Birincisi, göç rotaları tüm ekosistemi kapsar ve yerel koşullara uyum sağlar; örneğin, ABD’de yalnızca riskli alanlar hedeflenirken, Yörüklerin rotaları daha geniş bir ekolojik denge sağlar. İkincisi, çobanlık bilgisi kuşaktan kuşağa aktarılır ve yapay destek gerektirmez, bu da İspanya gibi ülkelerdeki uygulamalardan ayrılır. Üçüncüsü, mekanik müdahaleye ihtiyaç duyulmaz; Yunanistan’da kullanılan ekipmanlara karşılık, Yörükler doğal yöntemlerle etkili sonuçlar elde eder. Yörük deyişlerinde de bu ekolojik bilgelik kendini gösterir: “Meşe uyanmadan yürü!” ifadesi, bitki fenolojisiyle göçün senkronizasyonunu; “Sürüyü dağıtma, yolda sıkıştır!” ise otlatma yoğunluğunun homojen dağılımını vurgulamaktadır.
Ancak, Yörük kültürünün yangın önlemedeki potansiyeli, çeşitli tehditlerle karşı karşıyadır. 1990’larda 10,7 milyon olan keçi sayısı, yasaklar nedeniyle 2010’da 6,3 milyona gerilemiş, 2020’de ise 10,3 milyona ulaşarak toparlanma göstermiştir (Günlü ve Alaşahan, 2010). Bu toparlanma, yangın önleme kapasitesini artırsa da kültürel kimlik kaybı riski devam etmektedir. Keçi yetiştiriciliği, Yörükler için başlıbaşına ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda dokumadan müziğe uzanan kültürel bir mirastır. Mersin’in Mut, Silifke, Gülnar, Aydıncık ve Erdemli bölgelerinde keçi kılından üretilen karakılçık dokumalar ve çullar, bu mirasın somut örneklerindendir (CEDDEN, 2002; Dulkadir, 1985).
Yangınlarla mücadelede Yörük pratiğini güçlendirmek için sürdürülebilir bir ortaklık modeli önerilmektedir. İlk olarak, orman idaresi, Yörüklere hektar başına 17,36 TL ödeyerek “yanıcı madde temizleme hizmeti” satın alabilir (Tolunay ve Özmiş, 2022). İkinci olarak, sürü hareketlerini GPS ile takip ederek yapay zeka destekli yangın risk haritalarıyla entegre eden bir “akıllı göç haritalama” sistemi geliştirilmelidir. Üçüncü olarak, meşe ve kızılçam gibi türlerin büyüme döngülerini dikkate alan bir fenoloji takvimi oluşturulmalıdır. Fenoloji, bitkilerin mevsimsel döngülerini inceleyen bir bilim dalıdır ve Yörüklerin zaten içgüdüsel olarak uyguladığı bu takvimin resmileştirilmesi, yangınlarla mücadelede kritik bir adım olacaktır. Örneğin, Mersin Torosları’nda Yörükler, meşe ağaçlarının tomurcuk patlatma dönemi bitmeden yaylalara çıkar; bu, genç filizlerin korunmasını ve ağaçların fotosentez kapasitesinin devamını sağlar (Bozoğlu ve Alkan). Kızılçamların polen salım dönemi sonrası otlatma, kuru çam iğnelerini temizleyerek yangın riskini %45 azaltır (Bilgili vd., 2017).
Fenoloji takviminin uygulanması için Orman Genel Müdürlüğü’nün uydu görüntüleri ve arazi sensörleriyle bitki döngülerini izlemesi, (yaprak olgunlaşma oranı gibi ölçütleri belirlemesi) gerekir.
Bölgesel takvimler, örneğin Mersin Sahil’de 1 Mart-15 Nisan, Antalya Yayla’da 15 Nisan-1 Haziran arasında otlatma yasak dönemleri tanımlanarak, hassas türlerin korunması sağlanabilir.
Yörüklerle entegrasyon, cep uygulamalarıyla gerçek zamanlı bildirimler ve fenoloji takvimine uyumlu göç yapanlara ek teşvik ödemeleriyle desteklenmelidir. Bu model, bitki türlerinin korunmasını, endemik türlerin zarar görmemesini ve yangın söndürme maliyetlerinde yıllık 218 milyon TL tasarruf sağlamayı hedefler (Tolunay ve Özmiş, 2022).
Kültürel mirasın korunması için Yörük göç rotalarının UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesine aday gösterilmesi, bu geleneğin küresel ölçekte tanınmasını sağlayabilir.
Sonuç olarak, Yörük pratiği, orman yangınlarıyla mücadelede doğayla insan arasında bir ittifak gerektirir. 2030 hedefleri, yangın söndürme maliyetlerinde 600 milyon TL tasarruf, 5 milyon hektar ormanda kontrollü otlatma ve 500 Yörük ailesine gelir desteği sağlanmasıdır. Bu model, Yörük bilgeliğini bilimsel yöntemlerle birleştirerek hem ormanları korur hem de kültürel mirası yaşatır.
*
Kaynakça
Bilgili, A. vd. (2017). Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 14(1), 87-93. Tolunay, A. ve Özmiş, M. (2022). Bartın Orman Fakültesi Dergisi, 24(3), 557-579. Bozoğlu, Y. ve Alkan, H. (t.y.). Türkiye'de Orman ve Keçi Yetiştiriciliği İlişkileri. Günlü, A. ve Alaşahan, S. (2010). Veteriner Hekimler Derneği Dergisi, 81(2), 15-20.CEDDEN, F. (2002). Silvo-Pastoralizm: Hayvan Yetiştirme ve Orman Alanlarının Birlikte Yürütülmesi. Dulkadir, H. (1985). Mut ve çevresinde Halk El Sanatları Istar Dokuma. Türkiye Tekik ve Motifler, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü Gelenek Görenek ve El Sanatları Serisi 1.
*
Not: Bugün yazacağımı belirttiğim konuyu Pazartesi’ye erteledim. 7 Temmuz 2025/ PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI- YÖRÜK KADINLARININ ZAMANLAR ARASI İZLERİ -Y1-10
YÖRÜK HAFIZASI -I- Bin Yıllık Yörük Reçetesi: Bir Yörük Kadın Newton Yasaları Kadar Keskin Kuralları Uyguluyor…
Ekleme
Tarihi: 03 July 2025 - Thursday
KÜLTÜR YAZILARI... 3 TEMMUZ 2025/PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI- Artışa Geçen Orman Yangınlarında Yörüklerin Kritik Önemi
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.